
Ensar Vakfı Diyarbakır Şubesi, 30 Kasım Perşembe günü anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Dr. Eşref Araç’ın konuşmacı olduğu “Gazze’de Sağlık Hizmetleri: Kriz, Müdahale ve Politika” başlıklı sunumda, Gazze’de yaşanan sağlık felaketi, “Medicide” kavramı üzerinden tüm boyutlarıyla ele alındı.
“Tıp, savaşta bir silaha dönüştürüldü”
Dr. Araç konuşmasında, “Medicide” kavramını “bir halkın sağlık hakkının ve yaşama şansının sistematik biçimde elinden alınması” olarak tanımladı. Gazze’de hastaneler, ambulanslar ve sağlık personelinin doğrudan hedef alındığını belirten Araç, “Sağlık diplomasisi tarafsız bir alan olmalıydı; ama Gazze’de sessizlik, tıbbın savaşta bir silaha dönüşmesine izin verdi.” ifadelerini kullandı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler (BM) ve Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) verilerini paylaşan Araç, 2023–2024 yıllarında 1043 sağlık saldırısı, 110 sağlık tesisinin tahribi (32’si hastane), 115 ambulansın imhası ve 765 sağlık çalışanının ölümü gibi çarpıcı rakamlar paylaştı.
“Bu saldırılar münferit değil, planlı ve sistematik”
Sunumda, saldırıların rastgele değil, belli bir stratejiyle yürütüldüğü vurgulandı. Araç, “7 Ekim 2023’ten sonraki ilk 100 günde sağlık tesislerinin yüzde 75’i tahrip edildi. Bu hız, bir tesadüf değil; sistematik bir yok etme politikasının göstergesidir.” dedi. Özellikle ilk müdahale alanlarının hedef alınmasının, sağlık sistemini erken safhada felç etmeyi amaçladığını belirtti.
Uluslararası hukuk çiğneniyor
Dr. Araç, Cenevre Sözleşmeleri’nin ve 1948 Soykırımı Önleme Sözleşmesi’nin açık hükümlerine rağmen saldırıların cezasız kaldığını ifade etti.
“Gazze’de sağlık hizmetlerinin yok edilmesi, uluslararası insancıl hukukun en ağır ihlallerinden biridir.” diyen Araç, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) siyasi baskılar nedeniyle etkin işlem yapamadığını hatırlatarak, “Eğer bu eylemler yargısız kalırsa, medicide cezasız kalan yeni bir soykırım yöntemi olarak tarihe geçecektir.” sözleriyle dikkat çekti.
Salgınlar ve toplumsal travma büyüyor
Gazze’de sağlık altyapısının çökmesiyle birlikte bulaşıcı hastalıkların hızla yayıldığını söyleyen Dr. Araç, aşı programlarının durduğunu, temiz su ve kanalizasyon sistemlerinin yok edildiğini aktardı. Polio, hepatit, tifo ve ishal gibi hastalıkların yeniden salgın haline geldiğini, en büyük risk grubunun ise çocuklar ve yaşlılar olduğunu vurguladı.
Ayrıca Gazze’de 31 hastanenin tamamen yok olduğunu, 100’den fazla sağlık merkezinin kullanılamaz hale geldiğini belirten Araç, “Sadece binalar değil, insan gücü de hedef alındı. 165 doktor, 260’tan fazla hemşire öldü. Bu, bir nesil kaybı demektir. Binalar yeniden inşa edilebilir ama bir hekim neslini yetiştirmek 15 yıl alır.” dedi.
“Gazze’de çocuk olmak, sözün bittiği yerdir”
Sunumun en sarsıcı bölümü, “Gazze’de Çocuk Olmak” başlıklı bölüm oldu. Dr. Araç’ın bu kısımda kullandığı ifadeler salonda derin bir sessizlik yarattı.
Gazze’de çocuk olmanın, savaşın en çıplak ve vicdani yönünü yansıttığını belirten Araç şu sözlerle konuşmasını noktaladı:
“Gazze’de çocuk olmak, insanlığın vicdanına yazılmış bir feryattır.
Bombalar altında anestezisiz bacağı kesilen, elektriksizlikten küvözde can veren, bir tas çorba için sırada vurulan çocukların hikâyesidir bu.
Onlar sadece ölmüyor; dünyayı suskunluğuyla utandırıyor.”
Sunumun sonunda Dr. Araç, uluslararası toplumu, sağlık kuruluşlarını ve sivil toplum örgütlerini Gazze’deki sağlık sisteminin yeniden inşası için harekete geçmeye çağırdı.
Katılımcılardan yoğun ilgi
Etkinlik, Diyarbakır Ensar Vakfı salonunda çok sayıda sağlık çalışanı, akademisyen ve sivil toplum temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirildi. Sunumun ardından Dr. Araç’a katılımcılar tarafından yoğun ilgi gösterildi.



























