Ensar Enstitü Kürsü Konferansları'nın 4'üncüsü Ensar Vakfı Genel Merkezi'nde gerçekleşti. Kürsü Konferansları'nın bu ay ki konuğu İsmail Kılıçaraslan oldu. Kılıçarslan, "sonunda genç olan kazanır" konusuyla gençlere hitap etti.
Kılıçarslan geçmiş ve gelecek arasında bir köprü oluşturarak gençleri anlama ve gençlerin kendilerini nasıl anlattığına dair ipuçları verdi. Kılıçaraslan; "Gençler için ne yapmalı sorusunun cevabı aslında medeniyette aranmalıdır. Çünkü medeniyet için yapılan her şey aynı zamanda gençlik için yapılmaktadır." dedi.
Geçmişten örnek vererek konuşmasına şöyle devam etti: "Mimar Sinan Süleymaniye'yi yaparken şöyle düşünmüyor: Bu sabah kalkayım da İslam Medeniyeti için bir camii yapayım. Öyle düşündüğü zaman başka bir şey ortaya çıkıyor."
Gençlere tavsiyelerde bulunan Kılıçarslan, "Serserilik gençliğin yoldaşıdır. Her şeyi kafaya takıp hiçbir şeyi umursamayan bir serserilik! Kudüsün Mescid-i Aksa'nın giriş kapılarında bir çocuğun ayakkabısıyla kirlettiğini takmak ama akşam ne yiyeceğini umursamamak ne güzel bir serserilik değil mi? Gençler çok kendinizle gömülü yaşamaya takılmış durumdasınız! Fakat sizin kendinize gömülülük kendini tanımakla ilgili değil kendini tanımayı reddetmemekle ilgili bir gömülülük! Kazanmak istiyorsanız, kendinizi doğru tanımlamanız gerekiyor. Bu da iyi ve açık bir iletişimden geçiyor. Açık ve iyi iletişim nedir? Ne hissettiğinizi karşı tarafa iyi anlatmak demektir. Bu 1! 2- yetişkinler tecrübelerini anlatmaya başlarlar. Ama her tecrübe eşsizdir. Ben senin geçtiğin yollardan çok geçtim. Hayır abi geçmedin! O sana ait bir deneyim. Bu benim deneyimim! Senin yüzleşmen gereken tecrübe başka bir tecrübe! Sevgili gençler modern hayatın bizi imtihan ettiği yer çok pis bir yer artık. Seküler hayat sizi bizden daha fazla sarıp sarmaladı. Sosyal medya tımarhanesine tıkılmış durumdasınız. Bu sebeple imtihan zorlaşıyor. Ama sizin zamanınızda ne var: İMKAN. Mesela burası büyük bir imkan (Ensar Vakfı). Konferanstan evvel size ikramlar veriliyor, burada çalışan arkadaşlar var size yardımcı oluyorlar. Bu nasiptir, imkandır! Bunu değerlendirmeniz gerekiyor. Bir de şunu unutmayın gençler: Gençlik tazelik ile ilgili bir kavramdır. Öyle gençler tanıyorum ki 75- 80 yaşında. Mesela Fuat Sezgin benim tanıdığım en genç adamdı. Çünkü her sabah bir taze fikre uyanıyordu. Allah rahmet eylesin. "İnsan okuldan mezun olmak için yaşar mı? Okulu bitirmek gibi bir hedefi olabilir mi? Bu nasıl iş! Okul zaten biter!" "Ben size ders çalışma mı diyorum? Hayır, asla. İsmet Özel oku, İmam Maturidi'nin hayatını öğren. İnsan ne zaman yaşlanır biliyor musunuz? İlgisi bittiğinde. İlgisi olmayan gençliğini kaybeder arkadaşlar!" Süheyl Ünver diyormuş ki neyle uğraşıyorsunuz? Hep şöyle cevap verirlermiş: doktorum, öğretmenim... Hayır, Ünver her seferinde düzeltiyormuş, ben size mesleğinizi sormuyorum, neyle meşgul oluyorsunuz bunu soruyorum. Ne kadar taze bir soru: Neyle meşgul oluyorsun? Bir de iki tip insan var dünyada: ya kim olduğuna karar veriyor yolun başında ya da ne olmak istediğine karar veriyor. ne olmak istediğine karar veren başarılı doktorlar, hakimler oluyorlar. Kim olmak meselesine takılanlardan ise Fethi Gemuhluoğlu, Hayreddin Karaman çıkıyor. Kim olduğuna karar verme meselesi... Bu sonradan verilebilecek bir karar değil." dedi.
Program sonunda Ensar Vakfı Genel Müdürü Hüseyin Kader, Ensar Yayın Grubu'ndan çıkan İmam Maturidi'nin 18 ciltkik Te'vilatü'l Kur'an tercüme eserini Kılıçarslan'a hediye etti.