Konya İmam Hatip Okulu birinci ve on birinci dönem arası ilk mezunları 2019 yaz buluşması, Ensar Vakfı Konya Şubesi'nin ev sahipliğinde Kent Ormanı'nda gerçekleştirildi.
Programa Konya İmam Hatip Lisesi’nin ilk mezunlarından Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Ak Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, Ensar Vakfı Genel Müdürü Hüseyin Kader, Konya Şubesi yönetimi ve Konya İmam Hatip Okulları ilk mezunlarından çok sayıda kişi katıldı
.‘500 ÖĞRENCİYE EV SAHİPLİĞİ YAPACAĞIZ’
Ensar Vakfı Konya Şubesi olarak yapımı tamamlanan yurtlarla birlikte önümüzdeki eğitim öğretim yılında 500 öğrenciye ev sahipliği yapacaklarını dile getiren Başkan Mustafa Kaçar, “Ensar Vakfı Konya Şubesi, bugüne kadar yapmış olduğu şube faaliyetlerinin yanında, geçtiğimiz yıl Konya’da iki tane yükseköğrenim yurdunu şehrimize kazandırdı. Yurtlarımız geçen sene 300 öğrenciyle hizmet verdi. Selçuk Üniversitesi kampüs alanında da yapımı tamamlanan yurdumuz da yeni eğitim öğretim yılında hizmete girecek. Dolayısıyla Ensar Vakfı Konya Şubesi, 500 tane memleket evladını kucağına basarak onlara burada ev sahipliği yapacaktır. Son yurdumuz olan Selçuk Üniversitesi’ndeki Kız Yükseköğrenim Öğrenci Yurduna da muhterem hocamızın da onaylarını aldıktan sonra Prof. Dr. Hayrettin Karaman Ensar Vakfı Konya Şubesi Selçuklu Yükseköğrenim Kız Öğrenci Yurdu ismini verdik. Hayırlı olsun” ifadelerini kullandı.
‘EMEKLİ OLMAYACAK YAŞAMI BENİMSEDİK’
Kendisinin de İmam Hatip neslinden geldiğini ve emekli olmayacak bir yaşam tarzı belirlediklerini dile getiren Ak Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız, “Bizler de İmam Hatip neslinden gelmekteyiz. Bozkır İmam Hatip’in ilk açılışında öğrencilik yapıp 3 yıl okuduktan sonra oradan mezun olduk. Ardından da Konya İmam Hatip’in lise kısmına gelerek buradan da 1983 yılında mezuniyetimizi yaşadık. Hiçbir zaman emekli olmayacak bir yaşam tarzımız olsun düsturunu benimsedik. Bizler beşikten mezara asla emekli olmadan dünya ve ahiret için üretme gayretinde olması gereken ve bu misyonu son nefesine kadar taşıması gereken insanlarız. Allah bu gayrette bizleri inşallah doğru bir üretim ve doğru bir irşat faaliyetiyle hayatımızı yürütmeyi nasip etsin” şeklinde konuştu.
‘DAVADAKİ ATEŞİMİZ SOĞUMASIN’
İmam Hatip neslinin birliğiyle ön plana çıktığını ve yıllar ve yerler değişmesine rağmen bu doğrultuda hala ilk günkü gibi mezunlar arasında irtibatın devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hayreddin Karaman, “Mensubu olduğumuz İmam Hatip nesline hizmet etmek bizler için en büyük şereftir, bahtiyarlıktır. Birbirimizi unutmayalım. Davayı kaybetmeyelim. Davadaki ateşimiz, heyecanımız soğumasın. Orada bir köy varsa ve siz gidip görmüyorsanız o köy sizin köyünüz değildir. Gidip geldiğiniz taktirde sizindir. O halde dava arkadaşlarınız, dostlarınız varsa onlarla irtibatınızı kesmediğiniz ve bir araya geldiğiniz sürece bu var demektir. Yoksa her biri bir köşeye dağılır, birbirleriyle iletişimi kaybeder ve başka irtibatlar kurarlarsa o birlik olmaz. O dirlik olmaz. O birliğin hedefi ve davası olmaz. Bizler İmam Hatip nesli olarak bugünlere kadar bu birliğimize sahip çıkmaya özen gösterdik’ dedi.
‘AMAÇ VE DAVAMIZDAN VAZGEÇMEDİK’
Konya İmam Hatip Okulundan mezun olduktan sonra İstanbul’da Yüksek İslam Enstitüsü’nde okuduklarını ve oradaki eğitim süreçlerinde de amaç ve davaları doğrultusunda hareket ettiklerini kaydeden Prof. Dr. Hayreddin Karaman, “1959-1963 yılları arasında ilk Yüksek İslam Enstitüsü İstanbul’da açılmıştı. Orada okuduk. Bilmenin, okumanın bir amacı olmalıdır. Buraya neden geldik sorusunu İmam Hatip yıllarında da kendimize sorardık. Asıl bize hedef gösteren ebeveynimiz ve hocalarımız, yol göstericilerimiz bizlere istikamet vermiş ve hedef tayin etmişlerdi. Onu bildiğimiz için buraya hep o hedefi gerçekleştirmek için geldik şuurunda olduk. Onun için de bu mektebin verdiğiyle yetinmedik. Bir amaç ve dava vardı. Bu davanın adamları olabilmek için donanıma ihtiyacımız vardı. Hem nefsimiz mücadele etmekle hem de yeterli dava adamı olabilmek için gerekli vazgeçilmez bilgiyi edinmekle mükelleftik. Bunun için de nerede bizi biz yapacak değer bulduysak oraya koştuk ve oradan almaya çalıştık” ifadelerini kullandı.
‘DAĞILMADIK, DAĞILMAYACAĞIZ’
İmam Hatip şuuruyla yetişmiş bireyler olarak bugüne kadar birlik ruhunu koruduklarını belirten Prof. Dr. Hayreddin Karaman, “Bizler hem halimizi, hem de kalimizi ıslah etmek durumundayız. Bunu Allah’a şükür İmam Hatip’te idrak ettik ve Yüksek İslam Enstitüsü’ne gittik. Son sınıflara doğru bizler şimdi buradan dağılıp gideceğiz diye düşündük. Arkadaşlarımızla belki 10 senedir birlikteyiz. Kim kimdir bunu öğrendik. Bu arkadaşlarımızla bir dava yürütebiliriz. Eğer dağılırsak kimi müftü, kimi öğretmen olacak. Arada irtibatta koparsa herkes kendi derdine düşecek ve dava unutulacak. O halde dedik ki, bu arkadaşlarımızla bir birliktelik kuralım. Nereye gidersek gidelim irtibatı koparmayalım. Dava bellidir. Hepimiz bir araya gelemezsek, parça parça buluşalım. Zinciri oluşturalım. Devamlı istişare edelim. Durumumuzu değerlendirelim dedik. Camilerde 20’li, 30’lu toplantılar yaptık. Türkiye’yi, dünyayı nasıl kurtaracağız diye ateşli şekilde konuştuk. Bir de yeminleştik ve dağıldık. Fiziki olarak dağıldık ama ruhi, manevi olarak dağılmadık. Bugüne kadar dağılmadık. İnişler, çıkışlar oldu fakat hala çok şükür dağılmadık, dağılmayacağız” diye konuştu.
‘HALKTAN VE TALEBELERDEN GRUPLARIMIZ OLDU’
Davaları doğrultusunda eğitim verirken hem halkla hem de öğrencilerle özel olarak ilgilendiklerini söyleyen Prof. Dr. Hayreddin Karaman, “Sadece biz değiliz bu nesiller devam etti. Eğer bir yerde öğretmen olacaksak sadece sınıfta ders vermekle yetinmeyelim. Kabiliyetli, gayretli çocukları seçelim. 15-20 tane talebemizle özel olarak ilgilenelim. Onlara kitap okutup dil öğretelim. Davayı anlatalım dedik. Bunlar bizden sonraki nesilleri teşkil etsinler dedik. Hatta nesillerin el kitabı diye bir kitapçık hazırladık. Orada yol yöntem belirleniyordu. Eğer bu cemiyeti değiştirmek, ıslah etmek istiyorsanız o cemiyeti teşkil eden fertlerden işe başlamazsanız ve onlar değişmezse onun üst yapısı olan siyaset, kültür, medeniyet değişmez. Talebelerimizden ve halka halka genişleyen tabandan başlayarak eğitmek üzere yola çıktık. Bizim yolumuz yöntemimiz buydu. Onun için bir halktan bir de talebeden grubumuz vardı. Halk ile yaptığımız toplantılarda Kuran-ı Kerim ve mealini okutuyorduk, güncel meseleleri konuşuyorduk. Talebelerle ise onlara davayı anlatıp bu davaya nasıl hakim olabilecekleri ve bunun için gerekli donanımları anlatıyorduk” dedi.
‘ÖZEL GAYRETİN SONUÇLARINI GÖRDÜK’
Özel gayret gösterdikleri insanların ilerleyen süreçte davanın hadimi kişiler haline geldiklerini dile getiren Prof. Dr. Hayreddin Karaman, “Bu alaka, özel gayretin sonuçlarını gördük. Özel olarak çalıştığımız arkadaşlar sıradan insan olmadılar. Bunların çoğu yetkin ve davanın hadimi insanlar oldular. Bundan anladık ki, teker teker insanlara dokunarak onlarla irtibatta olmak lazım. Bu arada tabi davamızın en önemli araçlarından birisi olarak da İmam Hatip Okullarının, diğer okullardaki din derslerinin, ilahiyat fakültelerinin ve diyanetin olduğunu gördük. Bu tecrübe içinde en önemli araçlarımızın bunlar olduğuna karar verdik ve bu kararımız devam ediyor. Yine diyoruz ki Türkiye’de sağlam bir İslamlaşmanın en önemli aracı bunlardır. Bunları es geçerek aidiyetlerini bozarsak ve bunların yerine başkalarını ön plana çıkarırsak varacağımız yer felakettir, dalalettir” diyerek sözlerini tamamladı.
Program, toplu kılınan öğle namazının ardından yemek ikramıyla sona erdi.