Ensar Vakfı Eyüpsultan Şubesinin, genel gereksinimler veya ulusal ve uluslararası konjonktürde tedavülde olan hususlar bağlamında şube merkezi salonunda her ay tertip ettiği 'Eyüpsultan Söyleşileri' programının bu ayki konuşmacı konuğu ülkemizin muhtelif il ve ilçelerinde mülki amirlik görevlerinde bulunmuş, tecrübî ve entelektüel birikimiyle profesyonellik ve markalaşma üzerine temerküz eden ve halihazırda Eyüpsultan Kaymakamlığı yapan Abdullah Dölek'ti.
Moderatörlüğünü Ensar Vakfı Eyüpsultan Şubesi Başkan Yardımcısı Durali Erdoğan'ın yaptığı ve konu başlığı, "Sosyal Refah Devleti ve Toplumsal Huzur" olan programda Dölek, Kaymakamlık ve Vali Yardımcısı olarak 28 yıllık görev süresi içinde edindiği tecrübî birikim, zihnî, fikrî ve ilmî müktesebatından aktarımlarda bulundu. Bir anadolu çocuğu olarak çocukluk ve eğitim hayatını ne tür şartlar altında geçirdiğini anlatırken, eğitim için memleketi Nevşehir'den Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesine ilk gelişini bir kamyon sırtında gercekleştirdiğini ve o dönemlerdeki diğer seyahatlerinin de yine klimasız, içinde sigara içilen, hiçbir konforunun bulunmadığı, aksine kırık dökük otobüslerle yaptığını anlatarak konuşmasına başlayan Dölek, bu dünyada kendisine yat ve katların nasip olmadığını ama kaliteli ve muhabbet ehli gönül insanlarıyla ahbaplıklarının bulunduğunu, bu edinimin kendisi açısından en büyük zenginlik olduğunu belirtti.
Cenab-ı Allah'ın, Türkiye'nin en çok sevilen valilerinden kabul edilen ve gönüllere taht kuran Recep Yazıcıoğlu'yla beraber görev yapmayı kendisine nasip ettiğini, onun hem umum kurumsallık ve hem de kurumsal ve toplumsal iletişim, yönetişim ve koordinasyon anlayışından istifade etme imkanı bulduğunu ve aynı şekilde görev yaptığı ilçe ve illerdeki vatandaşlardan da çok şeyler öğrendiğini ifade etti. Mülki amirlerin, devletin maddi bekçileri olarak bir orkestra şefi gibi hukuki prensipler ve insanî iletişim meziyetleriyle kendilerine bağlı kurum ve kuruluşları vakar ve ciddiyetle yönettiklerini, bunun yanında bir de, memleketin manevî bekçilerinin bulunduğunu hatırlatarak, onların da fikir ve mânâ boyutuyla sağladıkları katma değerlerin asla unutulmaması gerektiğini hassaten serdetti. ' Eğer bir kişi torpil istiyor ve işlerinin de iyi gitmesini arzu ediyorsa mutlaka anne ve babasının duasını alması gerekir' diyen Dölek, 'De ki, Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin' ayetini hatırlattı. İstanbul'un, Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksa'dan sonra niçin 4.destinasyon merkezi olduğunu İstanbul (Eyüpsultan)'da görev yapmaya başlayınca çok daha iyi anladığını vurguladı.
'Türkiye denilince akla İstanbul geliyor' diyen Dölek, marka şehirlerin marka yöneticiler ve marka vatandaşlarla inşa edildiğini dile getirdi. Ülke olarak yol ve bina yapmakta zorlanmadığımızı ama binaların içine marka adamlar yerleştirme konusunda yetersiz kalındığını sözlerine ekledi.
Eyüpsultan'da, ağaçların ve taşların üzerinde tüneyen kuşların hesabının mutlaka bir gün kendisinden sorulacağının farkında olarak görev yaptığını, dînî ve tarihî doku ve yapıların muhteviyatına şümullü bir şekilde vakıf olabilmek için nizamî olarak okuma ve araştırmalar yapmaya devam ettiğini dile getirdi.
Konuşmasının sonunda Dölek, '15 Temmuz olayı, bu cennet vatana ancak helal süt emmiş kişilerin faydalı olacağını göstermiştir' dedi.
Program, soru - cevap faslı ve akabinde Başkan Yardımcıları Kamil Cihan ve İbrahim Biradlı'nın Kaymakam Abdullah Dölek'e plaket takdimiyle sona erdi.