Ensar Vakfı’nın her hafta düzenlediği Ensar Buluşmaları’nın bu haftaki konuğu Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz oldu. “Okullarımızda Din Eğitimi ve Öğretiminin Bugünü ve Geleceği” konulu konferans Ensar Vakfı Ankara Şubesi’nde gerçekleştirildi.
Program Mustafa Uludağ’ın takdimiyle başladı. Uludağ, “21 Kasım 1961 yılında vefat eden İmam Hatip Okullarının kurucusu ve ilk hocası mütefekkir merhum Mahmud Celaleddin ÖKTEN hocamız diyordu ki, ‘Asrın ihtiyaçlarını müdrik, doğuyu ve batıyı iyi bilen münevver, dindar görüneceğim diye mutaassıp olmayan, aydın desinler diye de dinden taviz vermeyen tavizsiz fakat müsamahakâr bir gençlik…’ Türkiye’de din eğitimi ve öğretimi her zaman güncelliğini koruyan önemli konuların başındadır. Mesele siyasete konu olmasından yeni ve farklı din eğitim ve öğretimi arayışlarına kadar geniş bir alana sahiptir . Ülke içindeki din eğitimi ile ilgili beklenti ve talepler doğrultusunda bu mesele tartışılagelen bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.” diyerek sözü konuğumuz Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz’a bıraktı.
Nazif Yılmaz, “Öncelikle teşekkür ediyorum vakfımızın Ankara Şubesine sizlerle bizleri buluşturduğu için. Burada doğrudan,kaynağından,birinci ağızdan din eğitimiyle ilgili bilgileri sizinle paylaşacağım. Az önce Mustafa Bey de ifade etti. Ensar Vakfının Genel Merkezi’nde rahmetli Ahmet Şişman Bey ile İmam-Hatip Okulları en sıkıntılı dönemindeyken orada imam hatiplerle ilgili çalışmalarda görev aldık. Ankara’ya resmi göreve geldiğimizde buradaki çalışmaların hiç uzağında değildik, sivilde geliştirdiğimiz birçok çalışmaları burada uygulama imkânı bulduk. Ben size ana hatlarıyla bizim din öğretimi alanıyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığında neler var kısa bir paylaşımda bulunacağım. Gücüm yettiği kadar sorularınızı cevaplayacağım." dedi.
“Milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerin çocuklarımıza benimsetilmesi için çalışıyoruz.”
Yılmaz, "Türkiye’de din eğitim öğretimini koordine eden 3 resmi kurum var. İmam-Hatip okulları 1951 yılında tekrar açıldığında özel okullarla ilgilenen birime bağlanmış bir ara,sonradan da ortaöğretimle ilgilenen birime bağlanmış. 1961 yılında din eğitimi müdürlüğü kuruluyor. 1983 yılında genel müdürlüğün ismi din öğretimi genel müdürlüğü olarak değiştiriliyor. Biz din eğitimi vermeyelim düşüncesiyle birlikte tartışmalar başladı ve ismi değişti. Şu an İmam-Hatip okullarının iş ve işlemlerini biz yürütüyoruz. Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin kitaplarının hazırlanması,öğretmenlerinin eğitimi, seçmeli derslerin kitapları, milli,manevi,ahlaki,insani ve kültürel değerlerin çocuklarımıza benimsetilmesi için öğretmenlerimizle birlikte farkındalığın oluşması ve müfredatımızda yer alması konusunda çalışmalarının yürütülmesi ile ilgili ne kadar iş ve işlem varsa genel müdürlüğümüz yürütüyor. Din öğretimiyle ilgili ülkemizde iş yapan 3 kurum var. Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyat fakülteleri ve Din İşleri Müdürlüğü çok güzel bir sisteme sahip. Benim kanaatime göre bir şeye daha ihtiyaç var; bu 3 kurum arasında daha güçlü bir istişarenin, paylaşımların olması için danışma kurulu veya istişare kurulu şeklinde bu kurumların kendi arasındaki işlerde işbirliğinin sağlanması için bir yapı da olabilir. Bu kurumlar arasında dayanışmayı,işbirliğini sağlamamız gerekiyor. Karşılıklı program okumaları var ve bu kurumlar arası bir öğrenci aktarımı var. Sistem açısından Türkiye’de buna da ihtiyaç var. " dedi.
“Ana hatlarıyla toplumda din öğretimi ve din hakkında bilgilendirme ve kültürlendirmeyi içeren kuşatıcı bir ders.”
Nazif Yılmaz, "Birincisi Din Kültürü ve Ahlâk bilgisi dersine bakacak olursak; 80 yılından sonra zorunlu ders haline gelmiş. 1924’ten sonra din dersleri var ancak 1926-1927 yılında orta mekteplerden, lise mekteplerinden hatta öğretmen okullarından bile çıkarılıyor. 1950lerden sonra tekrardan konuluyor ancak 1956 yılında liselerde seçmeli olarak konuluyor. Türkiye’de yaklaşık 30 yıl din eğitimi yok. Olursa camilerde veya 10 kadar hocaya izin veriliyor ve bununla karşılanmaya çalışılıyor. İmam-Hatip okulları 1951’de açılıyor, Adnan Menderes döneminde toplam 19 okul açıldı. Din dersleri 1974 yılında ahlak dersleri şeklinde okullara konuluyor, 1980 yılından sonra da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi şeklinde müfredata giriyor. Ana hatlarıyla toplumda din öğretimi ve din hakkında bilgilendirme ve kültürlendirmeyi içeren kuşatıcı bir ders. Mezhepler üstü diye ifade ettiğimiz, biraz daha nesnel yaklaşımı olan ve tabi ki ülkedeki çoğunluğu da dikkate alarak hazırlanan bir ders. Ortaokullarda 2 saat okutuluyor bu seneden sonra da liselerde 2 tane okutulmaya başlandı." dedi.
“Ülkemizin kendi içinde bulunduğu şartlarda vatandaşımıza doğru bilginin verilmesi için uğraşıyoruz.”
Yılmaz, "Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi çok önemli bir ders ama bizim öğretmenlerimiz bunu pek fark etmiyor. Alevi-Bektaşi geleneğinden gelenler de kendi geleneklerine ait sağlıklı bilgileri öğreniyor. Tunceli’de karşılaştığım bir dede de bunun için bana teşekkür etti. Eğer siz bu derste bu bilgiyi vermezseniz insanlar yanlış yerlerden bilgi edinebilir,yanlış kanaatlere varabilir. Aslında Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi olmazsa olmaz bir ders. Bizim yaptığımız çalışmalar bu dersin daha iyi işlenebilmesi açısından fayda sağlıyor. Fen liselerinde, sosyal bilimler lisesinde bu dersi veren öğretmenlerimizle kamplar yaptık, daha iyi öğretilmesi için. Ülkemizin kendi içinde bulunduğu şartlarda vatandaşımıza doğru bilginin verilmesi için uğraşıyoruz." dedi.
“Seçimlik dersler havuzunu geliştirerek daha iyi bir noktaya varabiliriz.”
Yılmaz, "İkinci bir alanımız seçmeli derslerimiz. 2012 yılından itibaren seçilmeye başlandı. Veli makul seçimler yapıyor. Seçimlik dersler havuzunu geliştirerek daha iyi bir noktaya varabiliriz. Bu alandaki öğretmen ihtiyacımız çok fazla. 4-5 yıl içerisinde de bu açık zamanla kapanacak. Seçmeli derslerin öğretim programı bilişsel alana hitap eden kısmı fazla. Davranışsal yönde de çalışmalar yaparak bir öğretim gerçekleştireceğimize inanıyorum." dedi.
“İnsanların dinlerini akademik bir düzeyde, sahih kaynaklardan öğrenebilecekleri enstitülere ihtiyaç var.”
Nazif Yılmaz, "İmam hatip okulları Türkiye’de en çok tartışılan okullar. Ben çok fazla üzerinde durmayacağım ama bunların yokluğunu düşünelim, geriye gidelim. 1998-1999 imam hatip okullarının sayısının en yüksek olduğu dönem. Ama bu sayı katsayı engeliyle de hızla düşmeye başlıyor. Öğrencilere geçiş izni verilmiyor ve üniversiteye gitmeleri de engelleniyor 2002 yılında. 2003-2008 yılları arasında Türkiye’de açılan imam hatip okulları sayısı 33. Çünkü hala katsayı problemi var, toplumda güven problemi var. 2009da kaldırılıyor kat sayısı. 2014 yılına gelindiğinde ise tekrardan ortaokullar açılıyor 4+4+4 sitemiyle. Sonrasında halkımızın talepleriyle artmaya başladı. Okulları imam hatiplere dönüştürdüler, ihtiyaç olmayan yerlere imam hatipler açıldı diye çok fazla söylem var. Geçtiğimiz dönemlerde mecburen okullar açıldı çünkü ihtiyaç vardı. Şu an ortaokul ve lise imam hatip okulları toplam 4643 tane. İmam hatip mezunu olup bu alanla ilgilenenlerin çok fazla sorduğu bir soru var, ne olacak bu kadar öğrenci? Tüm liseler arasında imam hatip liselerinin tercih edilme yüzdesi yüzde 12,35 , ortaokullar arasında yüzde 13,82. 28 Şubattan önce yüzde 9 idi. Biz talep olmayan yerde imam hatip açmıyoruz. Sahil bölgelerinde imam hatip açmayın, talep olmaz gibi söylemler çok fazla. Ancak Antalya çok fazla talep eden bir il, Mersin aynı şekilde, taleplerini karşılayamıyoruz. 66 yıl Türkiye’de imam hatip ortaokulunun olmadığını düşünün nasıl bir dini hava vardı? İnsanların dinlerini akademik bir düzeyde, sahih kaynaklardan öğrenebilecekleri enstitüler yoktu. " dedi.
“Başarının gerçekte iyi insanlar,ahlâklı insanlarla sağlanabileceğini düşünüyoruz.”
"Bu okullardaki nitelik meselesi en çok konuşulan konulardan biri. Bu çok göreceli bir konu. Biz milli eğitimde yeni bir sisteme geçtik. Her il düzeyinde sınavlı ve sınavsız düzen olacak. Okulların bir hiyerarşisi söz konusu değil artık. Okulun başarısı gelen öğrencinin başarısıyla doğru orantılıdır. Başarıyı sadece akademik başarıyla ölçmek yanlış bir tutumdur. Başarının gerçekte iyi insanlar,ahlâklı insanlarla sağlanabileceğini düşünüyoruz. İmam-Hatip okullarının da güzel insanlar yetiştireceğini ve güzel insanların da güzel okullar açacağına inanıyoruz.” diyerek Ensar Vakfı Ankara Şubesi'nin konuğu Nazif Yılmaz sözlerini sonlandırdı.
Ardından Nazif Yılmaz katılımcılardan gelen soruları cevapladı. Program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve ardından Nazif Yılmaz'a teşekkür plaketi takdimiyle son buldu.