Ensar Vakfı’nın her hafta düzenlediği Ensar Buluşmaları’nın bu haftaki konuğu Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu oldu. “Türkiye’de Yayıncılık ve Kütüphanecilik” konulu konferans Ensar Vakfı Ankara Şubesi’nde gerçekleştirildi.
Konferans Mustafa Uludağ’ın takdimiyle başladı. Mustafa Uludağ; “Yüce Rabbimiz, biz kullarına Peygamberimiz aracılığıyla kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’i göndermiş, bu nedenle de kâinat kitabını okumamızı, anlamamızı istemiştir. Buradan hareketle oluşturulan, yazılan kitaplar insanlar için bir dost ve aynı zamanda bir gelecek olmuştur. Bir düşünür kitaplar da dostlar gibi iyi seçilip okunmalı demektedir. Ayrıca Nuri PAKDİL de “Kitap okumadan meydan okuyamazsınız” sözüyle kitap okumanın önemini vurgulamaktadır. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde kütüphanedeki kitaplar vakıf durumuna getirilmiş ve korunmuştur. Kütüphaneler sadece kitapların muhafaza edildiği yer değildir. Kütüphaneler de okullar kadar önemlidir. İlim, eğitim ve bilginin kazanıldığı mekânlardır. Kitapsız bir ev ruhsuz bir vücuttur. Kütüphaneler geçmişten geleceğe açılan kapılardır. Osmanlı toplum hayatında da kitabın önemli bir yeri vardır ve hediyeleşme geleneğinde de kitap en önemli önceliklerden biri olmuştur. Padişah IV. Mehmet’in, Edirne’de iki şehzadesinin evlenmeleri dolayısıyla yapılan düğünlerde, şehzadelere düğün hediyesi olarak kitap hediye etmesi, kitaba verilen değeri göstermektedir.” diyerek sözü Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu’ya bıraktı.
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu konuşmasına kendini tanıtarak başladı. Turşucu; “Gayrisafi milli hasılamız içerisinde bizim kitaba ayırdığımız yeri tespit etmek istersek, geçen sene itibariyle 700 milyon civarında kitap basılmış. Biz dünyanın en iyi kitap okuyan çok kitap satılan ülkesiyiz demek için söylemiyorum. Ortada bir kitap oranı var, olanı gösterelim. Üzerine ne koyabiliriz bunlar ayrı. Türkiye’deki kütüphane sayısı kaç? Kütüphane deyince hangi tür kütüphane? 1000 civarı kütüphane var gibi gösterenler var. Diğerlerini kütüphane olarak saymıyorlar. Halk Kütüphanelerini sadece kütüphaneden sayan çevreler var. Halk kütüphaneleri özü itibariyle herkese açıktır. İhtisas kütüphaneleri veya okul kütüphaneleri gibi halk kütüphanelerinin içinde dikiş-nakış,İngilizce,Osmanlı kursunun verildiği yerler olarak düşünün. Kütüphane dediğimiz mekanlar aslında toplumsal merkezlerdir. Daha eskiye gidelim şehirlerin merkezleridir. Kirli kanı alır,toplar, temizini verir. Kütüphanelerde modern eğitim sistemleri çıktı. Kütüphaneler eğitimin de verildiği külliyelerdi. Modern eğitim sistemi ve televizyonun, internetin çıkması kütüphaneden alan çaldı,temelinden taş çaldı. Sinemanın başına gelen kütüphanenin de başına geldi. Önceden sinemaya giden kişi sayısı 1980li 90lı 2000li yıllarda düştü. Sinemayla ilgili olarak yeniden keşif, ateşini harlama durumu oldu. Geçtiğimiz yıllar itibariyle sinemadaki gişe sayısı 60 milyonlara ulaştı. Tabi bu gişeler kaliteli midir tartışılır. Kütüphanelerde de dünyada da aynı durum söz konusu, genetik kaymayla karşı karşıyayız. Bunu giderip yerine oturtmanın vakti geldi. Zira ihtiyaç sıralamasında kitap 235. Sırada. 2000li yılların başından itibaren eve giren paraya bakarsak yeni yeni geri dönüşler almaya başlıyoruz. Kitapçılık,yayıncılık konusunda da böyle gelişmeler var." dedi.
"Kitap, kütüphane, irfan, fazilet hayatımız daha üst olmalı."
Turşucu; "Gelecek nesilleri yeniden inşa etmenin peşinde olan insanlarız biz. Böyle bir devlet olmak zorundayız. Tüm devletleri düşündüğümüzde iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar kendi ayakları üstünde duran devletler vardır. Ülkemizde milli kütüphanemiz, halk kütüphanemiz 1143 tane var, 552 tane üniversite kütüphanemiz var. Her sene kütüphaneleri devrettiniz azalttınız derler biz 322 tane kütüphaneyi yerel yönetimlere devretmişiz. Her gün yenileri açılıyor. Halk kütüphaneleri zaten yerel yönetimler üzerinden gitmesi gereken yerlerdir. Yerel yönetimlerin bu sahaya girmesi demek geleceğe yönelik umutlu olmamızı gösterir. Sevindirici gelişmelerden bir tanesi de yerel yönetimlerin adam akıllı kütüphaneler açmaya başlamasıdır. Beyoğlu’nda, Zeytinburnu’ndaki kütüphaneler gibi. Kütüphane; külliyesi olan yerlerden bahsediyoruz, sadece kitap almaktan değil. Diğer kütüphanelerimizi de 24 saat açık tutma konusunda çalışmalarımız var. Devlet mantığıyla bir yere kadar yapabiliyorsunuz. Belediye açtığı zaman 3 kişi ile çok iyi işletebiliyor kütüphaneyi. Fakat devlet mantığıyla baktığımızda bu iş o kadar kolay olmuyor. Biz bununla da mücadele etme konusunda mükellefiz, elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz bazı il halk kütüphanelerimizi 22.00’ye kadar açık tutmaya başladık. Personelimizden de fedakârlık bekliyoruz, bu işler özveri gerektiriyor. Pilot uygulamalara başladık 30 ilde yaklaşık. İşten, okuldan çıktıktan sonra bir iki saat de olsa uğranılabilecek kütüphanelerimiz olsun istiyoruz. Kütüphane dediğimizde hangi tür kütüphane olduğuna bakmalıyız. 27280 kütüphanemiz var. 1000 civarında belediye kütüphanemiz var. 70.000 kişiye bir kütüphane düşüyor seklinde iddialar var, ancak sadece bize bağlı kütüphanelere bakıp bunu söylüyorlar. Onun haricinde de kütüphanelerimiz var. Yeterli mi, kesinlikle değil. Gönlümüzden geçen semt kütüphanelerimiz de olmalı. Bir farkındalık oluşturmaya başlandığında gerisi geliyor. Konya’da 2011 yılında belediye ile ortaklaşa yaptığımız bir kütüphane var. Bir külliye,bir kompleks şeklinde yapmaya çalışıyoruz. Konya’daki kütüphanemize günlük yaklaşık 5500 kişi geliyordu. Biz eğer iyi bir şey yapmaya çalışırsak bu millet bunun karşılığını kat kat verir. Gezici kütüphanelerimizi biz işlevsel hale getirmeye çalıştık. İçerisinde televizyonumuz, kitaplarımız, dergilerimiz var. Biz, bunu mümkünse 81 ile yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu sene 10 tane aldık. Gelecek seneye de 10 tane İnşallah alacağız... 223 yerde bizim şantiyemiz var. Yavaş yavaş hazmede hazmede ifade ediyoruz. İfrata ve tefrite kaçmadan bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.” dedi.
Konferansın sonunda katılımcılardan gelen soruları cevapladı ve konferans Kur’an-ı Kerim tilavetiyle sona erdi.