Ensar Buluşmalarının Konuğu Prof. Dr. Celal Türer'di

Ensar Vakfı Ankara şubemizin düzenlediği Ensar Buluşmalarının konuğu Prof.Dr. Celal Türer oldu.
ANKARA
HABER
7 YIL ÖNCE
Ensar Buluşmalarının Konuğu Prof. Dr. Celal Türer'di

Program Ankara Şube Başkanı Mustafa Uludağ’ın takdimiyle başladı. Uludağ, ahlâk üzerine konuşurken ‘En güzel ahlâkı tamamlamak için gönderdiği’ son Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in üzerine olmasını dileyerek sözlerine islâm’ın temel kaynakları incelendiğinde onun bütün olarak bir Ahlâk nizamı ve koyduğu kurallarıyla da bir ahlâk disiplini olduğu görüldüğünü söyledi. Uludağ sözlerine islâm ahlâkı, yalnızca insan hayatının bütününü kucaklamakla kalmayacağını belirtti. Uludağ “Aynı zamanda yeryüzündeki canlı veya cansız bütün yaratılmışları, çevreyi, evreni ve bunların insanla olan ilişkilerini de kuşatır. İslâm, Müslümanların güzel ahlâk ile donanmasını, bütün kötü huylardan uzaklaşmasını, onların kalp ve ruh temizliğinde doruk noktaya ulaşmasını ister. İnsanı eğitirken onun hem davranışlarını, hem de davranışlarına yön veren duygularını eğitir. Onun iç dünyasında sevgi, şefkat ve merhamet filizlerinin gelişip boy atmasına gayret eder. Bizler, ‘Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildiğini’ buyuran son Peygamber (s.a.v.)’in ümmetiyiz. O’nun yaşadığı güzel ahlâk, İslâm’ın kendisidir. Yani ilâhi ölçü ve kurallar içinde insanlığın en yüksek noktasına ulaşmak üzere uygulayacağı bir yaşama tarzıdır. İslâm ahlâkı, yeni ve eskimeyecek bir insanlık boyutudur” dedi. 

Prof. Dr. Celal TÜRER sözlerine “Bugün sizlerle bir hasbihal gerçekleştireceğiz yani hallerimizi bir bir dökeceğiz.” diyerek başladı. Türer, “insanları insan yapan büyük davalara katılmaları değil; söz konusu davaları kendi şahsiyetlerinde tezahür ettirmeleridir. Pek çok halimizle ahlak fukarası görüntüsü verdiğimizi itiraf etmek gerekir. Bu husus her birimizin yaşadığı ya da karşılaştığı pek çok hadisede kendisini gösteriyor, bunu zikretmeye gerek yok. Neden bu haldeyiz peki? Biz mi ahlakı terk ettik ahlak mı bizi terk etti? Sahip olduğumuz değerler niçin bizi dönüştürmüyor? Değerlerimiz ahlaki bir kişilik inşa edilmesine kâfi gelmiyor mu? Bu sorulara kestirmeden bir cevap olarak ahlakı ya da daha modern anlamda ahlaki eylemi üretemediğimizin sebep olduğu söylenebilir. Bu noktada yaşadığımız ahlak problemini söylemlerle çözmemiz de mümkün değil. Meseleye büyük davaları da karıştırdığımız andan itibaren büyük davalar bu husustan yara almaktadır. Çünkü eğer büyük davalarla meseleleri irtibatlandırırsak söz konusu şahsiyetlerde ortaya çıkan hasar, davanın kendine hasar veriyor.” diyerek sözlerine devam etti.

Sahip olduğumuz ahlakın dünyayı ya da insanlığı kurtarması bekleniyor ne çare ki bizi ya da bizim evi kurtarmıyor diyen Türer, Müslüman olmak, mümin olmak sadece bir etiketti o etiketin içeriğinin dolması lazım. Davaları kamusal alanda aşikâr kılmak bizi yine dönüştürmüyor. Dindarlık artıyor mu? Dindarlık artmıyor. Dindarların kamusal alandaki görüntüsü artıyor. Etrafta görünmekle değiştirici etkisine ulaştırmıyor. Esas muhteva ile karşılaşmamız lazım, görünür olmak bizi ahlaklı niteliğe kavuşturmuyor. Sahip olduğumuz ahlakın dünyayı ya da insanlığı kurtarması bekleniyor ne çare ki bizi ya da bizim evi kurtarmıyor. Çocuklarımızı değiştiremiyoruz, çocuklarımızla ilişkileri değiştiremiyoruz. Biz 80li 90lı yıllarda kendi hikâyemizi yazdık. Bu masal hem bizi hem çocuklarımızı yordu. Bütün çocuklar kendi hikâyelerini masallarını oluşturmak durumunda, anlatacağı bir hikayesi olması durumunda. Bizim evi dönüştürmediğinin farkına varması lazım. Çoğunluk için gündelik hayat dediğimiz bu hayatı dönüştürecek unsurlara da sahip değiliz. Felsefe hakikat araştırmasıdır deniliyor ama bundan yıllar önce böyleydi. Bunu ortaya koyduğumuz anda değiştirme geliştirme gücümüz ortaya çıkıyor dedi. 

Ahlak insan olma sürecini devam ettirdiğimizde karşılaşılan bir süreç olduğunun altını çizen Türer, “Öncelikle ahlak hiçbir zaman karşımızda ya da masa başında ya da kitaplarda duran bir hadise değil. Ahlak oluşan oluşmakta olan hala süregelen bir hadiseye, bir tezahüre işaret eder. Bunu nerden ifade edebiliriz. Ahlakın zaman ve mekân içinde her daim aynı şekilde tezahür etmediğini görebiliriz. Tam da anlamamız gereken hadise budur. Akış metaforunu hatırlarsak bir akış düşünün eşsiz tarih sahnesinde ahlaklı olmak gibi bir var olma biçimi ortaya çıkaracaksınız. Ahlak bu anlamda böyle tezahür ederken yarın farklı tezahür edecek. Tezahür eden, aslında değerlerin tabiri caizse yer değiştirilmesidir. Değerlerin önceliği ve sonralığıdır. Biz ahlakı genelde iç içe geçmiş 3 küre ile ifade edebiliriz. Birinci küre insanın davranışlarıdır. Bilinçli olarak ikinci küre ile irtibata geçer, ikinci küre değerlerdir. Ahlak küre değerlerin mevcut olduğu küredir. Batılı toplumlar ahlakı ikinci kürede algılıyorlar ve ikinci kürede ahlakı yaşıyorlar. Bizim için üçüncü küreye ihtiyacımız var, Allah’ın sıfatlarına yani. 3. Küre Cenab-ı Allah’ın sıfatlarının izdüşümüdür. İkinci küre bütün insanları kapsar İslam düşüncesi hakikatle bizi karşılar yani üçüncü küreyi kapsar. Ahlak her daim aynı şekilde tezahür etmediği için ahlaka karşı bilincimizin her zaman açık olması lazım. Ahlak insan olma sürecinde karşılaştığımız bir hadisedir. İnsan beşer doğar fakat insan olur. Beşerden insana olan yolculuğa ister din deyin ister ahlak deyin, geçmemiz gerekiyor. İnsan doğulmaz insan olunur. Dolayısıyla ahlakla biz insanoğluyken karşılaşıyoruz. Bireysel ve toplumsal anlamda içine girdiğimiz andan itibaren bizi olgunlaştıran olma sürecinde başka bir şey değildir. Olma ya da ahlaklı olma bir ömür boyu süren faaliyettir. İnsanın 20sinde ben oldum demesi mümkün değildir. Dolayısıyla ahlak insan olma sürecini devam ettirdiğimizde karşılaştığımız bir süreçtir.” belirtti. 

Türer, gençlerin ilk yapması gereken kendi kültürünü tanımasının gerekliliğini vurgulayarak, “Ahlakı sadece kurallar mı oluşturur? Hayır. sizin seçimleriniz de oluşturur. Biz oluş derken özne ile değerler arasındaki irtibat oluşur. Bizler seçimler yaparız karşılığında değerler alanıyla ilişki kurmaya çalışırız. Bu ilişkinin bulmak istediği mevki gençliktir. Bu anlamda gençliğin kendisini, kimliğini bulabileceği yegane yer kültür ve medeniyet alanıdır. Bu kültür seviyesinde gençlik koordinatlarını bulur. Değerlerini nasıl karşıladığı görür. Gencin ilk yapması gereken kendi kültürünü tanımaktır. Kültür manevi başarılar alanıdır. Hepsi geçmişin ve şimdinin başarılar alanıdır. Seçecek, değerlendirecek onlarla hesaplaşacak. O kadar büyük bir yığın var ki bu alandan nasıl seçeceğine bakacak. Gelenek mutlak iyi, modernlik mutlak kötü olarak anlaşılıyor. Hem gelenek hem de modernlikte genç kendine bir inşa oluşturacak. Ahlak özneden çıkma bir oluşma hadisesidir. Ahlakı genelde biz kendi dışımızda tabiri caizse değerler alanı var bu değerler alanına olta attığımızda bizi olduran bir alan gibi düşünüyoruz. Bizi çerçeveleyen değerler alanı varoluşumuzu yönlendiren pusula hükmündedir. Somut değillerdir soyutturlar, varlıktan kaynaklıdırlar. Her daim bir şekilde bizi belirler.” dedi. 

Ahlak hiçbir zaman tek başına bir bilme değildir; bir farkındalık, bir bilinç hadisesidir diyerek konuşmasına devam eden Türer, “Değerlere bağlanabilmek, bir farkındalık işidir. Ben öğrencilerime söylerim kütüphaneye girdiğinizde yüz bin kitap Ayşe beni oku der aslında. Beni oku diyen yüz bin kitabın bazılarının sesini dinlersiniz. Birinci hadise tezahürdü ikinci bu tezahür alanı içinde değerler alanı sizi değiştirir siz katkıda bulunursunuz. Üçüncüsü değerler alanı bize her ne kadar çağrı yapsa da bu sesi alabilmek sizin ahlak bilincinizle alakalıdır. Değerler her ne kadar bizi sarsa da sizin onu algılamanız ahlak bilincinizi açık tutmanıza bağlıdır. Keşfettikçe ahlaklı olma hadisesi ile karşılaşıyoruz. Ahlak bir duyarlık hadisesidir. Varoluş değiştikçe siz o duyarlılığı her daim taşırsınız. Ahlak hiçbir zaman tek başına bir bilme değildir bir farkındalık bir bilinç hadisesidir. Dört ahlakın bir toplumda bir zaman ve mekanda var olma biçimi ister istemez benim ahlak anlayışıma da etki eder. Antik yunanın töreye dayalı ahlak küresi ortadan kalkınca o küreyi evrensel kılma girişimine girmiştir. Ancak ahlakın böyle bir evrenselliği yoktur. Burada ifade etmeye çalıştığım Antik Yunan kendi geleneksel ahlak küresinden daha evrensel küreye geçme arayışında bulunmuştur. Yaşama dünyasını oluşturan süreçlerden etkilenir ahlak. Ahlak temelde ahlaki failin tercihleriyle başlasa da diğer ahlaki faillerle birlikte ortaya çıkan bir hadiseye işaret ediyor. Ahlak aslında özneler arası ilişkide ortaya çıkanı ifade eder. Benim dediğimin olması ahlakilik değildir. Ahlaki faaliyet bir uzlaşma faaliyetidir. Yaşama alanını geliştirsek ve o farklı olan bizim içimizde gelişse ne olur, hiçbir şey. Değerler alanı hiçbirimizin malı değildir. Cömertlik eğer bir değerse a şahsı da b şahsı da o değerler alanını değerlendirirken değerlerden pay alır. Bu değerler alanı kimsenin malı değilse buna saygı göstermekten başka çareniz yoktur. Ahlak aslında başkasının değerine nasıl saygı göstereceğimizi gösteren bir alandır. Değerler alanı insanlığın ortak bir alanıdır, bütün insanların katıldığı bir hadisedir. Farklı görüşler de sizi zenginleştirecek olanlardır. Felsefenin en önemli özelliği çoğulcu olmasıdır. Toplumsal alan bireyselliği götürmez ortak alanlarımız olması gerekmektedir. Kozmik ufuklarımızı başka tecrübelere açarsak kendi tecrübemizi zenginleştiririz. Bütün insanlar güven arayışı duyuyorlar, fiziksel dünyadaki karşılığı adalettir. İnsan fiziksel âlemde emanı devam ettiriyor ama metafizik alanına geçiyor. Eman alanını , adaleti sağlayan toplumlar bir şekilde ortaya koyabilirler. Metafizik alemine geçtiğimizde imanın da delalet ettiği tek şey tevhittir. Batılılarla bir araya geldiğinizde aranızda mesafe vardır, bir buçuk metre. Dolayısıyla başkalarıyla birlikte kamusal alanı oluşturacağız, dindarların yapması gereken en önemli iş dini tekrar tayin etmek. Hala teolojik akılda kaldı dindarlar. Kamusal alanı nasıl oluşturacağımız en önemli meseledir. Yatay alanda kamusallığı ortaya koyamazsak dindarlığın tezahürü gözükmez. Ahlak bu unsurlara dayansa da bundan daha fazlasını istiyor. Ahlak her zaman kişi ilişkisi olsa da söz gelimi bütün bunlar yeter sebep olsa da ahlakta nihai aşama ahlaki failin kâmili olması hususudur. Var oluşta hiçbir zaman insanı kâmiller ahlak erleri eksik olmaz. Ahlakı gösterecekler ahlaki ufkumuzun ne olması gerektiğini gösterecekler. Örnek Peygamberimiz. Sokrates ahlak öğretilebilir mi diye soruyor ahlak teknik anlamda öğretilemez, gösterilir. Ahlak erlerinin mevcut olması gerekir. Günümüzde toplumlarda ahlak erleri maalesef azaldı. Benim kendi kanaatim ahlaklı insanlar çoğaldıkça ahlakın kendisi de yaşama dünyamızda kendini daha çok hissettiriyor. Yaşamak birbirimizden öğrendiğimiz faaliyettir. Terbiye ya da eğitim kelimesi muazzam bir kelimedir. Eğitim şart, eğitimle tüm problemleri çözeriz. Geçmişte terbiye, talim, tedip eğitimin karşılığıydı. Terbiye çocukluktan ölene kadar her anlamda öğrendiğiniz bir hususiyete işaret eder. Terbiyenin mektebi yoktur, varoluşun her safhasında gerçekleşir. Talim öğretilen bilgidir. Okullarda talim yapılır. Eskiden okullarda terbiye de yapılırdır. Talim her daim bir mekânda yapılır. Terbiyenin ana öğreticisi aile ve toplumken taliminki öğretmendir, muallimdir. Terbiye yazılı değildir, yereldir. Talim evrenseldir. Terbiye yapmayla talim bilmeyledir, yaşam alanında bunu buluştururuz. Hayatın içinde olması lazım bir şekilde, bilmekle yapmanın bir araya gelmesi yaşamaya işaret eder. Nasıl yaşamamız gerektiği nasıl ahlaklı olacağımız nasıl insan olacağımız meselesidir. Bunların eşit olduğunu söyleyebiliriz. Her daim ahlaki bilincimizin uyanık olması gerekir diyerek Prof. Dr. Celal Türer sözlerini sonlandırdı. 

Program sonunda Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirilerek Türer’e plaket verilerek program son buldu.

Haber Galerisi
Facebook
Hesaplarımız
Twitter
Hesaplarımız
Youtube
Hesaplarımız
Instagram
Hesaplarımız
Linkedin
Hesaplarımız
Web
Sitelerimiz
EĞİTİMLER
DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ
Değerler Eğitimi Merkezi aşağıdaki kategorilerde eğitimler vermektedir.
İSTANBUL TASARIM MERKEZİ
İstanbul Tasarım Merkezi aşağıdaki kategorilerde eğitimler vermektedir.
YAYINLAR
eser
baskı

Ensar Yayın Grubu; Ensar Neşriyat, Gülhane Yayınları, Vefa Yayınları, Değerler Eğitimi Merkezi (DEM) Yayınları, İSAV Yayınları ve İstanbul Tasarım Yayınları gibi 7 farklı tematik yayını bünyesinde tutmaktadır.

Son çıkan eserler aşağıda listelenmektedir. Daha fazlası için ensarnesriyat.com.tr web adresini ziyaret ediniz.

YENİ ÇIKAN YAYINLAR

Daha fazlası için
ensarnesriyat.com.tr
YURT HİZMETLERİ
yurt
öğrenci

Ensar Vakfı Yurtları, yurtlarında misafir ettiği öğrencileri ailelerinin birer emaneti olarak görmektedir.

Gençlerimizi kişisel ve mesleki gelişim odaklı, ülkesini ve dünyayı tanıyan kişiliği ile örnek teşkil edecek bir insan olarak yetiştirmeyi amaçlayan Vakfımız 29 Kız ve 17 Erkek Yurdu ile toplamda 46 yurtta 4901 Öğrenci kapasitesiyle hizmet vermektedir. 2019-2020 Eğitim yılında Ensar Vakfı Yurtlarının doluluk oranı %93,5 olmuştur.

Yurt ve şehir oryantasyon programı ile başlayan öğrenci faaliyetleri öğrencilere yönelik

•   Yaygın Eğitimler,
•   Seminerler,
•   Konferanslar,
•   Kariyer Gelişim Programları
•   Atölyeler ile desteklenmektedir.

Sivil toplum kuruluşları arasında Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi çalışmasıyla öncü olan Ensar Vakfı, öğrencilerine bireysel terapi hizmetinin yanı sıra; yurtlarda PDR, Psikoloji bölümlerinde okuyan ve bu alanlara ilgi duyan öğrencilere yönelik Psikoloji Atölye Çalışmaları, Film analizleri ve mesleğe hazırlık eğitimleri düzenlenmektedir.

B12 Dergisi

Ensar Vakfı Yurtlarında yazmaya, çizmeye, okumaya, hayal kurmaya, şiir yazmaya yeteneği olan ve geliştirmek isteyen öğrencilerin çalışmalarını yayınladığı, tamamen öğrenci emeği bir dergi çalışmasıdır.

BURS

1. LİSANS BURSLARI

“Ensar Vakfı Lisans Bursları” İstanbul’da öğrenimine devam eden öğrencileri desteklemek amacıyla verilen burslardır. Bu burslar Değerler Eğitimi Merkezi (DEM) tarafından projelendirilerek öğrencilerin başvurusuna açılmaktadır. Vakfımız burs başvurularını Eylül-Ekim ayları içerisinde yalnızca online başvuru formu üzerinden almaktadır. Başvuru dönemi dışında ve şahsen, mail, mesaj, faks, telefon yoluyla burs başvurusu alınmamaktadır.

• Öğrencinin burs programına başvuru yapabilmesi için belirtilen ön başvuru şartlarını taşıyor olması gerekmektedir.

• Müracaat eden adayların başvuru bilgileri üzerinden sistem puanlaması oluşturulmakta, aile gelir durumu, bölüm, sınıf, başarı sıralaması ve not ortalaması gibi değişkenler dikkate alınarak bursiyer kontenjanının en az iki katı kadar aday mülakata davet edilmektedir.

• Mülakat değerlendirmesi olumlu sonuçlanan öğrencilerden bursiyerlik evrakları teslim alınarak başvuru esnasında verilen bilgilerin kontrolü yapılmaktadır.

• Lisans bursları Ekim-Haziran aylarını kapsayan 9 aylık süre boyunca verilir. Nakit bursun en fazla %10’una kadarlık miktar öğrenciye kitap bursu olarak tanımlanır.

• Burs miktarı her yıl Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti tarafından belirlenir.

2. ARAŞTIRMA BURSLARI (LİSANSÜSTÜ)

Lisansüstü bursları, DEM’in akademik çalışma alanları ve araştırma konuları çerçevesinde verilmektedir. DEM’in belirlediği araştırma konuları üzerinden 12, 18, 24 aylık periyotlarla araştırma projeleri olarak ilan edilmektedir. Araştırma Projelerinde proje danışmanı ve yürütücüsü olarak akademisyenler yer almaktadır. Ayrıca bu projelerde yüksek lisans ve doktora öğrencilerine araştırmacı ve asistan olarak görev verilmektedir. Proje kapsamında ve süresince görev alan öğrencilere lisansüstü bursu verilmektedir. Araştırma Projelerinin duyuru ve başvurularını www.dem.org.tr adresinden takip edebilirsiniz.

3. İHL BURSU

Ensar Vakfı tarafından Türkiye’deki İmam Hatip Liseleri’nde örgün olarak öğrenimlerine devam eden öğrenciler için sağlanan burs imkanıdır.

• Bu burs programı Türkiye’de İmam Hatip Liselerinin Hazırlık, 9, 10, 11 ve 12. sınıflarında okuyan öğrencileri kapsamaktadır.

• İHL Bursuna başvurunun birincil şartı maddi olarak bursa ihtiyacı olmaktır.

• İHL Bursları Ensar Vakfı Şubelerinin koordinasyonunda Türkiye genelinde 7000 öğrenciye verilmektedir.

PROJE
toplam
proje

2012 yılından bugüne tüm eğitim kademelerine yönelik olarak Genel Merkez ve Şubeler adına proje üretme, yazma, yürütme, denetleme, raporlama, araştırma ve geliştirme süreçlerini yönetmektedir.

Gençlik Spor Bakanlığı, Ulusal Ajans, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kalkınma Ajansları, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi proje hibe desteği sağlayan kurum ve kuruluşların desteği ile ulusal ve uluslararası alanda bir çok projeyi hayata geçirmiştir.

2012 – 2020 yılları arasında Gönüllülük, Kişisel Gelişim, Fiziksel Aktivite, Egzersiz ve Spor, Kitap Kahve, Kültür Sanat, Yenilikçi Fikirler ve Çevre alanlarında Genel Merkez yürütücülüğünde 20 proje, 54 ilde yer alan 72 şubesinde ise 127 adet proje ile toplamda 147 proje gerçekleştirilmiştir.

Ayrıca "EuroDesk Temas Noktası" ve "Kariyer ve Staj Ofisi" Proje Koordinasyon Merkezi bünyesinde yer almaktadır.

EuroDesk Temas Noktası

Ensar Vakfı tarafından, 2018 yılında Erasmus+ Eurodesk Türkiye Ağı Eurodesk Türkiye Temas Noktası Teklif Çağrısı kapsamında sunulan başvuru T.C. Dışişleri Bakanlığı, Türkiye Ulusal Ajansı tarafından kabul edilmiştir. 2019 yılı itibari ile Ensar Vakfı “EurodeskTürkiye Temas Noktası” olarak gençlere ve gençlere hizmet edenlere Avrupa Fırsatları hakkında bilgi vermek amacı Ulusal Ajans tarafından yetkilendirilmiş ve faaliyetlerine devam etmektedir. detaylı bilgi ve iletişim

Kariyer ve Staj Ofisi

Kariyer ve Staj Ofisi, OIC Intern Staj Programı ile gençlere dair edindiğimiz tecrübeler ve öngörülen ihtiyaçlar çerçevesinde eğitim, kariyer danışmalığı ve stajdan oluşan 3 ana kategoride üniversiteli ve yeni mezun gençlere hizmet veren bir kariyer ofisidir. Bunun yanı sıra gençlerin kariyer gelişimlerine katkıda bulunabilecek çeşitli program ve etkinlikler de Kariyer ve Staj Ofisi’nin hedefleri arasındadır.Kariyer ve Staj Ofisi’nin faaliyet alanları aşağıdaki gibidir;

SOSYAL SORUMLULUK
CAMİİ İMARLARI
CAMİİ İMARLARI

İbadete açılan Hz. Aişe Camii ve inşaatı devam eden Ateştuğla Camii inşaatı sosyal sorumluluk projelerimiz arasındadır.

YALOVA SABRİ EKŞİNOZLUGİL ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
YALOVA SABRİ EKŞİNOZLUGİL ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ

Sosyal Sorumluluk çalışmalarına inşaat projeleriyle de devam eden vakfımız, İmam Hatip Neslinin ihyası için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kapsamda, 20 bin metrekare üzerine kurulu 3 bloktan oluşan Yalova Sabri Ekşinozlugil Anadolu İmam Hatip Lisesi İnşaatı devam etmektedir.

AŞEVİ HİZMETİ
AŞEVİ HİZMETİ

Bağcılar Zeliha Hatun Aşevi’nde ihtiyaç sahiplerine her gün 3000 kişilik yemek ikramı yapılmaktadır.

HER YURDUN BİR YETİMİ VAR
HER YURDUN BİR YETİMİ VAR

Ensar Vakfı Yurtlarında kalan öğrenciler tarafından yapılan proje ile öğrencilerimiz yetim çocuklara kol kanat germeye çaba gösteriyor.

GÜLÜMSETEN EMEK
GÜLÜMSETEN EMEK

Gülümseten Emek Projesi, Suriye savaşında çocukluğundan uzaklaştırılan, küçük yaşlarına koskocaman acılar sığdıran Suriyeli çocukları bir nebze gülümsetebilmek niyetiyle Genç Ensar ve Hanımlar Komisyonu tarafından el emeği ile hazırlanan 8000 bez bebek ve çeşitli hediyeler Suriye’nin Azez Bölgesinde bulunan mülteci kampında yaşayan çocuklara ulaştırılmıştır.

DEMET SEZEN PROJESİ
DEMET SEZEN PROJESİ

Öğrencilerimiz oluşturulan kumbaraya ayda 5 lira bağışlayarak Ramazan ayında İdlib’deki yetimlere iftar vermişlerdir.

FİDAN DİKİMİ
FİDAN DİKİMİ

Ensar Vakfı’nın farklı çalışmalarında görev alan gönüllülerimiz adına Kudüs Abdülhamithan Fidanlığında 1.500 fidan dikilmiştir.

SU KUYUSU PROJESİ
SU KUYUSU PROJESİ

Kız ve erkek yurtları öğrencilerimiz ve yurt yöneticilerimiz Afrika’da 3 ayrı su kuyusu açtırmıştır.

ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN
ÇOCUKLAR ÜŞÜMESİN

Yurt öğrencilerimiz Gazze’deki çocuklara mont ve bot hediye etmişlerdir.

YEMEK HİZMETLERİ
günlük
öğrenciye
üç çeşit
ücretsiz yemek

Genel Merkez yemekhanemizde deneyimli ve tecrübeli aşçılarımız tarafından 600 öğrenciye günlük üç çeşit ücretsiz yemek hizmeti vermekteyiz.

Özellikle Genel Merkezimize yakın üniversitelerde okuyan öğrencileri öğle yemeği için ağırlamaktayız. Ramazan aylarında ise Ramazan Ayı’nın mutluluğunu, huzurunu, bereketini iftar yemeklerinde öğrencilerimizi ağırlayarak paylaşmakta ve yaşamaktayız.

2006-2020 yılları arasında 110 İmam Hatip Okulunda orta öğretimde okuyan 25.000 öğrenciye üç çeşit yemek üretimi ve sunumu hizmeti verilmiştir.

Yemek Hizmetleri