Ensar Vakfı Samsun Şubesi’nin organize ettiği Hafızlık İcazet Töreni düzenlendi. Etkinliğe vakıf gönüllüsü Samsunlular, Samsun STK temsilcileri, üniversite öğrencileri, OMÜ Rektörü Sait Bilgiç, Samsun Valisi İbrahim Şahin, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz , AK Parti Samsun Milletvekilleri Orhan Kırcalı ve Hasan Basri Kurt ve Gençlik ve Spor Bakanı Aktif Çağatay Kılıç’ın yanı sıra yerel basın da katıldı.
Ensar Vakfı Samsun Şubesinin yurtlarında kalan ve İlahiyat Fakültesi'nde okurken aynı zamanda Kuran-ı Kerim'i ezberleyerek hafızlık belgesi almaya hak kazanan 10 kız öğrenci için düzenlenen merasimde Devlet ve Millet birlikteliğinin güzel bir örneği yaşandı.
Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda Ensar Vakfı Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Peker, Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu ve Samsun Valisi İbrahim Şahin birer kısa selamlama ve açılış konuşması yaptılar.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz: Kızlarımızın sevinçlerini paylaşıyoruz
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, yaptığı konuşmada; "Burada son derece güzel bir Kur'an'ı Kerim tilavetinden sonra İlahiyat Fakültesi eğitimleri esnasında hafız olmuş kardeşlerimizin ödülleri verilecek. Onların sevinçlerini burada paylaşacağız. Şuanda içinde bulunduğumuz bu mekân 15 Temmuz hain kalkışması esnasında şehit olmuş Ömer Halisdemir'in ismini taşıyor. Bu vesileyle alt kattaki salon da şehit Erol Olçok beyin adını taşıyor.
Bugün burada okunan Kur'an-ı Kerim tilaveti Her iki şehidimizin de ruhuna gider diye düşünüyorum. O bakımdan Allah hepinizden razı olsun. Cumanız mübarek olsun. Sizi bu Cuma günü birlikte görmekten mutlu olduğumu ifade ediyorum. Onur konuğumuza tekrar en kalbi duygularımla hoş geldiniz diyorum." dedi.
Bilal Erdoğan: Kuran-ı Kerim’i okuyamaz hale gelmiştik
Daha sonra söz alan Bilal Erdoğan, geçmişte Türkiye’de ezanın yasaklandığını ifade ederek, “Kur’an’ımızı okuyamaz hale getirmek için zaman zaman bizi baskı altına almaya çalıştılar. Ama milletimiz tez zamanda Recep Tayyip Erdoğan’da buluşarak, söz ve kararda milletindir dedi. Bu sayede hamdolsun bu ülkede kimsenin ötekileştirmesi esas alındı. Zaman zaman yalanla dolanla yaygaralar kopartılırsa da bu ülkede artık hiçbir kesimin devlet tarafından ötekileştirilmediği, birbirine karşı kışkırtılmadığı, herkesin huzur içerisinde yaşaması için şartların oluşturulmaya çalışıldığı bir döneme girdik. Bugün Türkiye’de dinimizde, inancımızda, kitabımızda en hakiki manada kavuşmuş durumdayız. Aynen diğer özgürlük alanlarında da olduğu gibi” diye konuştu.
“1960 darbesinde sokağa çıkmayan milletten tankın önüne yatan millete döndük”
Geçmişteki darbelerde yaşanmayan gelişmelerin dini baskının ortadan kaldırılmasının ardından düzeldiğini belirten Bilal Erdoğan, “1960 darbesi olduğunda kimse sokaklara çıkamadı. 1951’de ezan serbest bırakıldığı zaman insanlar dışarıya hiçbir şey yansıtamadığı şeyleri yansıtabilir hale geldiler. Milletimizin üzerinden 200 yıl boyunca bir modernleşme bir batılılaşma baskısı silindir gibi geldi geçti.
Bütün özgüvenimiz, kimliğimiz, karakterimiz ayaklar altına alınmaya çalıştı. Ama 15 Temmuz bize bu milletin artık ellerindeki ayaklarındaki prangaları kırdığı anlamına geliyor. O prangaları kıran millet 1960 darbesinde sokağa çıkmayan milleten tankların önüne yatan millet haline geldiğini gösterdi. Bu işte bizim tekrardan inancımıza kavuşmamızın nasıl somut neticeler verdiğinin göstergesidir. Ülkemizde darbeci zihniyet yaşadığı müddetçe bilecek ki bu millet eski bir millet değil. 15 Temmuz’u yapan zihniyet ‘Televizyondan bir altyazı geçirsek, kimse sokağa çıkamaz’ diye konuluyordu. Ne oldu? Bu millet onları nasıl mahcup etti. Nasıl dünya gözüyle rezil rüsva etti çok güzel bir şekilde izledik Allah’a şükür” şeklinde konuştu.
“Türkiye, 16 Nisan’dan sonra Avrupa ve Batı kaynaklı zulümlerin son bulması için çalışacaktır”
Türkiye’nin referandum sonrasında daha güçlü çıkacağını vurgulayan Erdoğan, “Biz yeniden Avrupa’ya ‘Avrupa, Batı zulmetme, insanları atınla, itinle taciz etme. Ülkelerle diplomatik ilişkilerini bir kısım faşist grupların siyasetlerine esir etme. Suriye ve Irak’taki göçmenlere zulmetme. Sen zulmedeceksen biz bakarız onlara’ diyoruz. Onların almak istemediği Iraklı, Suriyeli milyonlarca göçmen kardeşimizi ev sahipliği yapmamız aslında Avrupa’ya insanlık öğretmemiz, insanlık dersi vermemizdir.
Bunlar bize yüzlerce yıl hümanizm öğrettiler, insan hakları, demokrasi, özgürlük, Batı’nın değerleri dediler. Bosna -Hersek’te 250 bin insan katledilirken kılını kıpırdatmayan bir Batı gördük. Ruanda’da 1 milyon insan katledilirken Belçika’nın yanı başında seyredişini izledik. Irak’ta, Suriye’de 1 milyon kan aktı. Hala petrol kimin kontrolünde akacak bunun hesabının peşindeler. Demek ki bizim güçlü Türkiye olmamız gerekiyor. İnşallah 16 Nisan’dan sonra daha da güçlü bir Türkiye, bu değerleriyle birlikte Avrupa’ya yeniden insanlık öğretecek, yeniden adalet bahsedecek, Avrupa ve Batı kaynaklı zulümlerin son bulması için çalışacaktır.
Bunun için de bizim liderimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyen Birleşmiş Milletler’deki zulme karşı duran Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemeliyiz. Türkiye’de darbecilerin yazdığı anayasalar kullanılıyor. Tayyip Erdoğan, ‘Bu ülke darbecilerin yazdığı anayasalar ile yönetilmemeli. Bu ülkeye halkın seçtiği insanların hazırladığı anayasayı layık görelim’ dedi. ‘Halkımıza gidip bunu soralım’ dedi. Artık millet ile yönetim arasındaki aracılar devreden çıkacaklar. Millet Cumhurbaşkanını seçsin 5 sene sonra memnun kalmıyorsa indirsin yerine başkasını getirsin” ifadelerini kullandı.
Toplantının sonunda hafız öğrencilere sertifikaları ve hediyeleri verildi.