Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sivil Toplum ve Gençlik Paneli'nde gençlerle buluşuldu: Vakıfların tanımını Peygamberimiz yapmıştır
Gençlik ve Spor Bakanlığı desteğiyle Ensar Vakfı'nın düzenlediği; FSMVÜ Gençlik ve Düşünce Kulübü’nün organize ettiği Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sivil Toplum ve Gençlik Paneli'nde gençlerle buluşuldu. Sivil Toplum ve Gençlik panelinde, Prof. Dr. Ahmet Kala ve Prof. Dr. Ömer Çaha sivil toplumun tarihsel gelişimini ve gençlerin sivil topluma katılımını değerlendirdi.
"Toplumun dinamiği gençlerdir"
26 Kasım Perşembe günü Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Topkapı Yerleşkesi’nde yapılan panelin açılışında konuşan isimlerden Ensar Vakfı Genel Müdürü Hüseyin Kader “Gençler, özellikle üniversitelerde kurulan kulüpler aracılığıyla kendilerini geliştiriyorlar. Yeni Türkiye’nin oluşumunda gençlik ve sivil toplum örgütlenmelerinin başrol oynayacaklarını unutmamak gerekir. Her daim onların yanındayız. Ancak birilerinin elini taşın altına sokması gerekmekte. Sözde değil aktivitelerle gençliğin dinamiği, toplumun dinamiğine dönüştürülebilir..” dedi.
“Gençler mazeret üretmemeli, imkânlar genişledi”
Rektör Prof. Dr. Musa Duman ise günümüz gençliğin şanslı olduğunun altını çizerek “Çok uzaklara değil bizim sizin yaşlarda olduğumuz dönemlere göz attığımızda ne kadar nimetler içinde olacağınızı göreceksiniz. Bizim gençliğimizde gençlik önce ailesiyle mücadele etti sonra o mücadeleyi kazanmışsa okul idaresiyle mücadele etti. O mücadeleyi de kazanmışsa üniversitede mücadele etti. Bu mücadeleler sürerken devlette de mücadele etti. Şimdi bakıyorum, üniversiteler çok şükür devletin yanında. Devlet gençleri adeta itiyor. Aileler büyük ölçüde çocukların eğitimle ilgili ihtiyaçlarını karşılamak için seferberlikte. Bu nimetlerin sorumluluğu var.
Artık mazeret üretecek durumunuz yok. Size düşen bu imkânların olduğu ortamda kendinizi en güzel şekilde yetiştirmek için çaba harcamaktır.” diye konuştu ve şöyle devam etti: "Gençlerimize Resmi Kurum ve STK'larda eskisi gibi kısıtlı imkânlar sunulmuyor. Artık kurumlar gençlerimize olması gereken imkânlarını mümkün olduğunca sağlıyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın, Ensar Vakfı'nın ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nin bu panelde siz üniversite gençliğimizle STK konulu bir panelde buluşması önceki zamanlarda imkânsızdı..."
STK’lar İslam Dünyasında "Gelecek" için doğdu
Sivil toplumun tarihini, İslam kültüründen esinlenmiş sivil dinamikleri ele alan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kala, sivil toplum kuruluşlarının vakıf kavramıyla İslam dünyasında geliştirilmiş bir kavram olduğunu vurguladı. “Vakıflar İslam dünyasının dünya medeniyetine kazandırdığı en büyük kazanımdır ancak günümüzde en çok vakıf İslam dünyasında değil 2 milyonu aşan sayısıyla ABD’dedir. Orada her başarılı şirketin bir vakfı var.
Bizde Cumhuriyet ile birlikte vakıf kavramıyla aramıza mesafe koyulmuş, işin tuhaf tarafı medeni dünya STK’larla gelişmiştir.” dedi ve şöyle devam etti: "Medeniyet insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Ancak insanların dünyevi ve manevi ihtiyaçlarını yerine getiren bir yapıda medeniyetten bahsedilebilir. Batı dünyası olması gerektiği gibi bir vakfı kurmayı ancak Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurmaya çaba göstermiştir. Bunun nedeni ise; her ne kadar kendileri "Vakıf" noktasında ilk olduklarını söyleseler de onlarda vakıf insanlara değil kiliseye aitti. Hâlbuki Vakıflar (STK'lar) toplumun en önemli yapı taşlarındandır. Vakıfsız bir medeniyet tasavvuru hep eksik kalacaktır.
Vakıfların tanımını Peygamberimiz yapmıştır
Peygamberimiz Vakfın ilk tanımını bir sorunun cevabı olarak yapmıştır: "Sadaka edeceğin mal için malını vakfet, menfaatini tasadduk et."...Giderek apolitik bir gençlik yetiştiğini söyleyen Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Çaha, çöken ideolojiler, gençlere hitap eden kurumların azlığı, tüketim toplumu ve sosyal medya gibi faktörlerin yalnız ve bencil atomize bir gençlik ortaya çıkardığını ifade etti. 2000’li yıllarda “yeni sosyal hareketler” kavramın doğduğunu söyleyen Çaha, Gezi olayları, Wall Street olayı, Ukrayna ve Mısır’da yaşananları bu kavram içinde değerlendirerek “Bu hareketler post modern izler taşır, gençler sosyal medya üzerinden örgütlenirler ve saman alevi gibi sönerler. Çok tehlikeli hareketlerdir çünkü manipülasyona açıktırlar.” dedi.
Çaha, sivil toplum hareketlerinin sosyalleştirme, siyasallaştırma, aidiyet bilinci oluşturma gibi katkılarının olduğunun altını çizdi ve şöyle devam etti: "Sivil Toplum ve Gençlik Panelinde Prof. Dr. Ömer Çaha: 'Toplum ne kadar örgütleşirse Demokrasi o kadar derinleşir.' Bu Doğu Dünyasında ise 'Toplum ne kadar örgütlenirse Medeniyet o kadar derinleşir.' diye söylenebilir. Osmanlı İmparatorluğu boyunca STK'lar her geçen yıl kendilerini geliştirirken daha sonrasında ise yıllar boyunca STK'ların güçsüzleştiğini hatta yok olduğunu görüyoruz. "İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın" şiarı baskıcı yapının altında ezildiği müddetçe topum dinamiklerinden bahsetmek cansızlığa eşit olacaktır. Bugün dünyada giderek apolotik bir gençlik uetişiyor. Siyasal ve toplumsal sorunlara karşı ilgisizlik büyüyor. Para kariyer ve statü gençlerde yükselen değerler.
Gençler tüketim toplumu objesi olmakta ve sosyal medya içinde her geçen gün yalnızlaşmaktalar. Türkiye'de ise çöken ideolojiler ve yalnızlaşarak pragmatikleşen bir gençlikten bahsetmek mümkün. Gençlere hitap eden kurumların eksikliği veya yetersizliği göze çarpıyor. İdealist, ideolojik gençlikten bencil atomize bir gençliğe geçiş söz konusu...