Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu , çalışmaları, projeleri ve Paralel Devlet Yapılanması'nın vakfa yönelik faaliyetleri hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı. 6 Ağustos Cuma günü gerçekleşen röportajda Dilberoğlu Ensar Vakfı’nın görüşlerini belirtti.
Paralel yapı ile mücadeleyi milli bir dava olarak gördük
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadeleyi milli bir dava gördüklerini belirterek, "'Vatana ihanet derecesine gelecek büyük haksızlıklar ve alçaklıklar var' dedik. Bundan sonra da hükümet bu mücadeleyi sürdürecekse biz buna destek vermeye devam edeceğiz" dedi.
Vakfın 1979'da kurulduğunu hatırlatan Dilberoğlu, o tarihten günümüze kadar "Din ve değerler eğitimi" alanında faaliyet gösterdiklerini söyledi.Dilberoğlu, Türkiye genelinde 150'yi aşkın şubeleri olduğunu dile getirerek, tamamen sivil bir inisiyatif olduklarını anlattı. Vakfın hâlihazırda binlerce bursiyeri olduğunu aktaran Dilberoğlu, "Geçen yıl 6 bin olan yurt kapasitemizi bu yıl 8 bine çıkardık. Sivil inisiyatifler sayesinde, bağışçılarımızın katkıları ölçüsünde ülke genelinde yurt, ev ve apart hizmeti vermeye çalışıyoruz. Aileler çocuklarını güvenli ortamlarda, güvenecekleri kişilere emanet etmek istiyorlar. Bizim de kendimize göre bir hinterlandımız var ve buna göre, aileler, çocuklarını nereyi kazanırsa kazansın bu marka altına verebiliyorlar" diye konuştu.
Sivil oluşumların bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıktığını belirten Dilberoğlu, şöyle devam etti: "Ensar Vakfı'nın kuruluşu da böyledir. Kamuoyunun tanıdığı kurucularımız var. 1979'da o dönem için düşünüldüğünde Türkiye'nin askeri darbe dönemlerinin yoğun yaşandığı, üniversite eğitimlerinin ve barınma hizmetlerinin sıkıntılı olduğu, öğrencilerin gelişimiyle ilgili kaynakların çok kısıtlı olduğu zamanlarda bu insanlar bir araya gelerek vakfı kurmuşlardır. O tarihte başlayan hizmet, bugün elliye veya yüze katlandı. Darbe dönemleri, '28 Şubat', 'e-muhtıra' dönemleri, muhafazakâr veya din ve değerler alanında hizmetler veren vakıfların görüşleri itibarıyla çok zorlandığı yıllarda faaliyetler bayağı bir sekteye uğramış. Allah'a şükür bunlar çok ağır yaptırımlar değildi. Bunlar, şubelerin kapatılması, yöneticilerin azillerinin istenmesi ve ceza davalarıyla yapılan yıldırmalardı.
17-25 Aralık'tan sonra insanlar güvenilir yurt aradı
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dilberoğlu, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadelenin kendilerini iki hususta etkilediğini belirterek, şöyle devam etti: "Bu yapı ortaya çıktığında insanımız çok büyük bir boşlukta kaldı. Aslında biz, kaynaklarını büyük manada yurtçuluk faaliyetlerine ayırmış bir vakıf değiliz. 17-25 Aralık süreçlerinden sonra insanlarımız çocuklarını teslim edecek, gerçekten güvenecekleri yerleri aradıkları için biz de yurt faaliyetlerimize ağırlık vermek durumunda kaldık. Kapasiteyi her yıl yüzde 20-30 artırmaya çalışıyoruz. Bu sürecin ilk etkisi böyle oldu. Bir de hak etmediğimiz birtakım ithamlara maruz kaldık. 36 yıllık geçmişi olan vakfın gönüllü hizmeti üreten birçok insanı olması, imam hatip camiasına yönelik çalışmalarımız... Bunların en önemlisi, hükümetin vakfa yönelik kayırmaları olduğu yönündeydi. Tahsis veya devletle bir proje yaptığımız zaman bunları bir iltimas olarak gösteren imalar vardı." Dilberoğlu, vakfın Milli Eğitim Bakanlığıyla yaptığı projelerin, "Milli Eğitimi dizayn" çabaları olarak gösterildiğine işaret ederek, kamuoyunda bu yönde algı oluşturulmak istendiğine işaret etti.
Bu tezgâhı kuranlara hakkımızı helal etmiyoruz
Faaliyetlerinin sivil toplum çerçevesinde ve devletin yükünü azaltmak amacıyla yapıldığını yineleyen Dilberoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Özellikle yaptığımız toplantıların bazıları, 'paralel yapı' denilen örgüt tarafından dinlendi. Medyaya veya buna muhalif olacak siyasi partilere servis edildi. Bu anlamda bizim için büyük bir mağduriyet oldu. Hak etmediğimiz algı oluşturuldu. 36 yıllık bir vakfa bu ithamı yapmak büyük bir haksızlık. Biz kıyamete kadar bu hizmetin yürümesi konusunda bir irade taşıyoruz. Bugün o olmuş, yarın bir başkası olmuş çok önemli değil. Şu an bizimle uyumlu çalışan, olması gerekeni yapan bir hükümetle ilgili bir algı çalışması yapıldı. Biz de bunu kırmaya gayret ettik. Bu anlamda bu ithamı yapanlara, bu tezgâhı kuranlara, bu iftirayı atanlara hakkımızı helal etmiyoruz.
Vakıfçılık hizmeti, Allah rızası için yapılır
Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dilberoğlu, tamamen sivil bir inisiyatif olduklarını belirterek, yurt ve burs imkanı sağladıkları öğrencilerin sonraki hayatlarının takibini yapmadıklarını kaydetti. Faaliyetleri Allah rızası gözeterek icra ettiklerini dile getiren Dilberoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Bunlar, bizim işimize yarar, yarın hâkim, savcı, polis olurlar, bunları kendi amaçlarımız doğrultusunda kullanırız, diye düşünmedik. '36 yıllık süreçte kimlere burs vermişiz. Onlara geri dönüp bakalım. Bir yerde vali, zengin bir iş adamı olmuşlarsa burslara vicdanen destek olurlar' diye düşündük. Baktık ki vakıf böyle bir envanter tutmamış. Biz, insanlara burs verirken 'Bu kadar hâkime, bu kadar polise verelim, yarın bunları kullanırız' diye bir düşünce içerisinde olmadık. Bundan sonra da olmayacağız, vakıfçılık hizmeti Allah rızası için yapılır.
Paralel yapı kendi dışındakilere husumet besledi
Dilberoğlu, Ensar Vakfı'nın Paralel Devlet Yapılanması tarafından rakip olarak görüldüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Sadece Ensar Vakfı değil, kendi potansiyeline rakip olacak bu alandaki bütün grup, cemaat ve sivil toplum kuruluşlarına karşı büyük-küçük, gizli-aşikar husumet içerisinde oldular. Bunu faaliyetlerimize karşı yaptıkları tutumlardan anlayabiliyoruz. Kendi faaliyetlerini kutsayıp bizim faaliyetlerimizi kötüler tarza yaklaşımlarından ve algı çalışmalarından bunu anlıyoruz. Bunun zirve yaptığı nokta ise bizim imam hatip okullarıyla ilgili yapmış olduğumuz, kaliteyi artırmak için gönüllü katılımla yapılan toplantıları bir şekilde dinleyip bunun CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin eliyle medyaya duyurulmasıydı. O toplantıda bulunan Bilal Erdoğan ve vakıf üzerinden 'Milli Eğitime yön veriliyor' algısı oluşturmaya çalıştılar.
Haklarımızı helal etmiyoruz
Yapılanları unutmayacaklarını kaydeden Dilberoğlu, "Bu dünyada ve ahirette haklarımızı helal etmiyoruz. Hukuki anlamda yapılacak her türlü müracaatın arkasında ve takipçisi olacağız. Hakkımızı yedirmeyeceğiz" dedi. Dilberoğlu, 17-25 Aralık'tan önce de Paralel Devlet Yapılanması'nın vakfa yönelik faaliyetlerinin olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: "Bunlar, bu tarz işlemleri büyük bir gizlilik içinde yaptıkları için, bunları o dönemlerde anlayamıyorduk. Geçmişe baktığımızda 36 yıllık bu vakfın bürokraside bir ya da iki gönüllüsü varken, bu yapının ise binlerce polisi, hâkimi, savcısı ve üst düzey bürokratı var. Bunlar eliyle, kamuyla işi olan pek çok vakıfların birçok talebinin kadük bırakıldığına şahit olduk. Bir yerin tahsisi, kullandırılması ve projenin onaylanmasıyla ilgili hangi bakanlıkla olursa olsun çıkan sorunların arkasında 'Paralel Yapı'nın bürokratları vardı. Bunlar, kendi düşünce dünyalarına uygun sivil toplum kuruluşu ve derneklere kamu kaynağını açmış ve çok büyük usulsüzlükler de yapmışlar. Biz ise bunlardan bihaber iyi niyet içerisinde bunların yanında çok küçük kalacak talepleri de dile getirmekte zorlandık. Bizim gibi vakıfların kamuyla işbirliği yapmasını engellediklerini geriye bakınca anlıyoruz. İmzalarını ve yetkilerini kullanarak taleplerimizi reddetmiş ve bizi inkâr etmişler. Bunun bilinçli yapıldığını geriye dönük olarak algılıyoruz.
Vatana ihanet ve alçaklıklar var
Bir sivil toplum kuruluşu olarak Paralel Devlet Yapılanması ile mücadele çalışmalarına destek vereceklerini anlatarak, şu değerlendirmede bulundu: "Bu yapıya yönelik irade açıklayan ve mücadele edeceğini söyleyen bir siyasi hareket var. Biz, bu hükümetin bu yolda yaptıklarını destekler mahiyette Milli İrade Platformu adıyla oluşturulan bir platforma destek verdik. Bunu milli bir dava gördük. 'Vatana ihanet derecesine gelecek büyük haksızlıklar ve alçaklıklar var' dedik. Bundan sonra da hükümet bu mücadeleyi sürdürecekse biz buna destek vermeye devam edeceğiz. Bu bir dava sürecine dönerse, yetkili organlarımızla görüşüp, karar alıp buna müdahil oluruz."
Dilberoğlu, yakın vadede şubeleşmeye çok önem verdiklerini anlatarak, şube kurarak hizmet üretmek isteyenlere de fırsat verdiklerini belirtti. İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde yurt ve ev taleplerine yetişemediklerini aktaran Dilberoğlu, devlet kadar olmasa da iyi bir hizmet vermeye çalıştıklarını anlattı. Dilberoğlu, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik projeler hazırladıkları bilgisini vererek, bu alanda da mevcut sayıyı artırmayı amaçladıklarını kaydetti.