Ensar Vakfı’nın her hafta düzenlediği Ensar Buluşmaları’nın bu haftaki konuğu TBMM Başkanı Sn. Cemil ÇİÇEK oldu. Türkiye’de “Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi” konusuna değinildi.
Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan ERTEM, İŞKUR Genel Müdürü Sn. Nusret YAZICI, Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Sn. Davut GÜNEY, Maliye Bakan Yardımcısı Sn. Abdullah CANTİMUR, TETAŞ E. Genel Müdürü Sn. Münip KARAKILIÇ, Ensar Vakfı Çankaya Şube Başkanı Sn. Mustafa ULUDAĞ,Ensar Vakfı YenimahalleŞube Başkanı Sn. Bayram Ali KELEŞ, Ensar Spor Kulübü Başkanı Nihat DEMİR,ilk imam hatip okulu mezunlarından Sn. Nuh Mehmet SOLMAZ hocamızve çok sayıda davetlimizin katıldığı konferans sonrasında konuğumuza Ensar Vakfı Ankara Şubesi Başkanı Av. Ercan POYRAZ tarafından bir teşekkür plaketi takdim edildi.
Program,Ensar Vakfı Ankara Şubesi Başkanı Sn. Av. Ercan POYRAZ’ın konuğumuz TBMM Başkanı Sn. Cemil ÇİÇEK’i takdimiyle başladı. Sn. POYRAZ;
“Türk siyasi geleneği II. Meşrutiyet’te büyük bir değişim yaşamıştır. 13 farklı siyasi partinin kurulduğu bu dönemde, Bab-ı Ali Baskınına kadar, çok değerli ve özgün tecrübeler edinilmiştir.
1912’den 1922’ye kadar neredeyse aralıksız devam eden savaş döneminde, ülkemizin hem maddi kaynakları hem de yetişmiş insan kaynakları büyük bir inkıtaa uğramıştır. Dünyada da devrimsel değişimlerin yaşandığı bu süreçte ülkemiz, büyük bir toplumsal ve düşünsel değişim geçirmiştir. Fakat tabir-i caizse gelen her bahar, bir askeri müdahale ya da toplum mühendisliği eliyle kışa dönüştürülmüştür.
Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han’ın “Yatağından taşan” bir nehir benzetmesini yaptığı ülkemiz, yıllarca, darbe yasaları ve anayasalarıyla kısır siyasi sistem çıkmazlarında oyalanmıştır.
İlk olarak Merhum Turgut Özal’ın ortaya attığı Başkanlık Sistemi, her zaman heyecan veren bir tartışma olarak az ya da çok gündemde kalmıştır. Koalisyon dönemlerinin karmaşa ve idaresizlik hali, darbe anayasalarının garip bir şekle getirdiği yönetim sistemi, bu tartışmaları körükleyen kötü tecrübeler olmuştur.
Bugün, yüzyıllık tecrübeyle, yeni bir anayasa ve etkin bir yürütme gücünü milletin emrine vermek, “Yatağından taşan” nehrin önündeki engelleri kaldırmak için tarihi bir fırsattır.
Yakın tarihimizin hem tanığı hem aktörü olan, Merhum Turgut Özal ile başlayan değişim sürecinde aktif görevler almış, bu önemli tecrübeleri ile kritik süreçlerin yaşandığı bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığı görevine seçilen, konuğumuz, Sn. Cemil ÇİÇEK Yozgat'ta doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuştur. Bir süre serbest avukatlık yaptıktan sonra Yozgat Belediye Başkanlığı yapmıştır. 18. dönem Yozgat ve 20, 21, 22, 23 ve 24. dönemlerde Ankara Milletvekilli seçilmiş, TBMM'de Uzlaşma Komisyonu ve Anayasa Komisyonunda görev yapmıştır.
Merhum Turgut Özal tarafından kurulan hükümetlerde Devlet Bakanı ve kısa bir süre için Sağlık Bakanı olarak görev yapmıştır. Ayrıca Yıldırım Akbulut ve Mesut Yılmaz hükümetlerinde de Devlet Bakanlığı görevini yürütmüştür.
Adalet ve Kalkınma Partisi'ne katılarak, 58. ve 59. Hükümette Adalet Bakanı olarak görev yapmıştır. 60. Hükümette Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü olarak görev yapmıştır. Sn. ÇİÇEK, 24. Dönemde, 4 Temmuz 2011 tarihinde TBMM Başkanı seçilmiştir.İngilizce ve Fransızca bilEN Sn. ÇİÇEK evli ve üç çocuk babasıdır.”
diyerek takdim edip sözü Sn. ÇİÇEK’e bıraktı.
“Siyaseti vatana hizmet olarak anlıyorsak eğer, lise sondan itibaren bu işle uğraşıyorum,” diyerek sözlerine başlayan Sn. ÇİÇEK, 50 yıllık siyasi tarihte birçok şeyi gördüğünü belirtti. “Ancak bu son 50 yılla ilgili söylenenler, yaşananların yüzde ellisi bile değildir, dinlediklerimizi ihtirazi kayıtla kabul etmemiz doğru olur.” diyerek sözlerine devam etti. Sn. ÇİÇEK, siyasetin yol haritasının toplumların geçmişte yaşadığı tecrübeler olduğunu, Türkiye’nin yaşadığı tecrübelerden yeterince ders çıkarmadığı için aynı acıları defalarca yaşadığını ifade etti.
“Türkiye demokrasiyi tercih etmiş ama bir takım eksiklerimiz var. Demokrasini üçayağı vardır. Birinci ayak, hukuk ayağıdır. Mevzuat, temel hak ve özgürlükler, sivil toplum gibi hukuki alt yapılar tamamlanmalıdır. Ancak sadece hukuk, demokrasi için yeteri kadar fayda sağlamıyor. Bir de gelişmiş demokrasilerde, kültür ve ahlak ayağı var, biz de en zayıf olan bu ikisidir.”
Demokrasiyi tercih edişimizin sebebinin, ülkeyi daha ileri taşımak olduğunu belirten Sn. ÇİÇEK coğrafya itibari ile de buna ihtiyacımız olduğunu belirtti.Sn. ÇİÇEK;“Bu coğrafyada mutlak surette güçlü bir devlet ve güçlü bir millet olarak varlığımızı sürdürebilmemiz için siyaset alanında güçlü olmamız gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak biz 2023’ü planlarken rakiplerimiz 2050’yi planlıyor. O yüzden 2023 bir bitiş noktası değil bir ara istasyondur.” dedi.
“Türkiye 2023’ü nasıl gerçekleştirecektir? Bunu için iyi bir devlet yönetimine ihtiyaç vardır. Devlette siyaset eliyle yönetilmelidir. Siyasette ise istikrara ihtiyaç vardır. Türkiye’nin kalkınma rakamlarına baktığımızda tek başına iktidarların olduğu dönemlerde Türkiye belini doğrultmuş ve belli hedefleri yakalamıştır. Koalisyonun olduğu dönemlerde sık sık hükümet değişiklikleri olmuş, kalkınma rakamları küçülmüştür. Türkiye’de siyasi istikrar, kalkınmanın oksijenidir. Demokrasi aslında uzlaşma meselesidir. Ama biz toplum olarak uzlaşma kültürünü gerçekleştiremedik. Ben siyasetin yumruk sıkma değil el sıkma olduğunu Sn. Turgut Özal zamanında öğrendim.” diyerek sözlerine devam eden Sn. ÇİÇEK, siyasi istikrar için bir partinin tek başına iktidar olmasını istediklerini, ancak bunu yeterli olmadığını da 2008 yılında açılan parti kapatma davasıyla gördüklerini ifade etti. Bu dönemde Türkiye’nin çok şey kaybettiğini belirtti.
“2023 hedeflerine ulaşmak için gerekli olan ikinci argüman ekonomik istikrardır. En az ikisi kadar önemli olan üçüncü argüman hukuki istikrardır.”
Hem mevzuat hem de uygulamada hukuki istikrarın gerçekleştirmesi gerektiğini belirten Sn. ÇİÇEK,hukukuygulanırken kimsenin ideolojisine ve mensubiyetine göre karar verilemeyeceğini belirtti.
Son istikrar konusunun “Bürokratik istikrar” olduğunu belirten Sn. ÇİÇEK, bürokraside olması gerekenin ehliyet ve liyakat olduğunu belirtti. “Emaneti ehline vermediğimiz zaman bunun cezasını hepimiz çekeriz.” diyerek sözlerine devam etti.
Sn. ÇİÇEK, acımasız bir rekabet içerisinde olan Türkiye’nin güçlü bir devlet olmak için bilgiyi kullanan değil bilgiyi üreten bir devlet olması gerektiğini söyledi. Bu kapsamda Ar-Ge çalışmalarına bütçede büyük bir pay vermeye çalıştıklarını belirtti.
“Yatırımlar için kaynak ayıracaksak tasarruflara dikkat etmemiz gerekir. Çin her yüz lirasının elli iki lirasını, Hindistan otuz beş lirasını, AB ülkeleri yirmi dört lirasını tasarruf için ayırıyor. Ancak biz Türkiye olarak her yüz liramızın on üç lirasını tasarruf ediyoruz. On üç lira tasarruf eden bir ülke oradan buradan borç para bulmak zorunda kalır. Bu yüzden kalkınmış ülkelerdeki tecrübeleri dikkate alarak tasarrufu biraz daha yukarılara çıkarmamız gerekmektedir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Yapılan soru cevap kısmında gönüldaşlarımızdan gelen soruları cevaplayan Sn. ÇİÇEK Ensar Vakfı’na teşekkürlerini ileterek konuşmasını sonlandırdı. Ensar Vakfı Çankaya Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Özcan Güngör’ün Kur’an-ı Kerim tilavetiyle Ensar Buluşmaları son buldu.
Başkanımız Sn. Ercan POYRAZ, konuğumuz TBMM Başkanı Sn. Cemil ÇİÇEK’e, 28 Şubat döneminde çıkarılan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim kanununa ret oyu verdiği için partisinden kesin olarak ihraç edilen tek milletvekili olması hasebiyle tüm imam hatip camiası adına teşekkürlerini sundu.
Konuğumuza, Ankara Şube Başkanımız Av. Ercan POYRAZ, Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan ERTEM, İŞKUR Genel Müdürü Sn. Nusret YAZICI,Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Sn. Davut GÜNEY, Maliye Bakan Yardımcısı Sn. Abdullah CANTİMUR, ilk imam hatip okulu mezunlarından Sn. Nuh Mehmet SOLMAZ hocamız tarafından teşekkür plaketi takdim edildi.