Ensar Vakfı?nın her hafta düzenlediği Ensar Buluşmaları?nda konuk SayınMetin DOĞAN ?Türkiye?nin Yüksek Eğitim Stratejisi?konulu konferans vermiştir.
Çok sayıda bürokrat, akademisyen ve siyasetçi katıldığı konferanssonrasında kendisine Ensar Vakfı Ankara Şube Başkanı Avukat Ercan Poyraztarafından plaket takdim edildi.
Konuşmasına, üniversitelerin temel fonksiyonlarından, fonksiyonlarınınnasıl olması gerektiğinden bahsederek giriş yapmak istediğini belirten Sayın DOĞAN, ?üniversitelerinüç ana fonksiyonu vardır: Üniversitelerin ilk fonksiyonu, eğitim-öğretimfonksiyonudur. Öğretici odaklı eğitimden, öğrenci odaklı eğitime geçişsürecindeyiz. AB normlarına uyum amacıyla Bologna sürecine geçildi. Avrupa?nıneğitim sistemi örnek alındı, bundan dolayı öğrencilerin pratik yapmalarınafırsat vermek için ders saatleri azaltılıp derslerin kredileri artırıldı. Budurum bazı Avrupa ülkelerinde yükseköğretimi 3 yıla indirmiştir. Türk-Yabancıöğrencilerin ve öğretim üyelerinin değişimi, kültürel sosyal entegrasyonuhedeflendi, birbirlerine entegre olmaları istendi. Türkiye?deki üniversitelerbu sürece çabuk uyum sağladı, ülkemizBologna süreci açısından en başarılı ülkeler arasında ama halen lisans eğitimi4 yıl.? dedi.
Sözlerine şöyle devam etti: ?Toplumun eğitimi, topluma hizmet fonksiyonuile ilişkilendirilebilir. Biz YBÜ olarak, ilaç tanıtımı, aile hekimliği, işsağlığı ve güvenliği ve daha birçok konuda topluma hizmet ve eğitimi bir aradayürütüyoruz.?
Üniversitelerin ikinci ana fonksiyonunu, araştırma-geliştirme fonksiyonuolarak belirten Sayın DOĞAN, dünyada üniversitelerinderecelendirilmesinde kabul edilmiş belli başlı kriterlerin olduğunu, bukriterler içinde en fazla, araştırma ve geliştirme fonksiyonunun yerkapladığını söyledi. Türkiye?de buna benzer bir derecelendirme sistemininolmadığını, bunun sebebi olarak, ülkemizde bu konudaki çalışmalarda siyasetinetkili olmasını gösterdi.
Ülkemizde, merkezi sistemle yapılan üniversite sınavlarının, öğrencilerindeğerlendirilmesi ve beklentilerinin karşılanması açısından yeterli olmadığını,üniversitelerin girişimcilikle ilgili büyük eksiklerinin olduğunu belirtti. Yenikurulmuş üniversitelerin halktan kopuk olduğunu, gençlik dinamikleriyle iç içe olmadığınıeleştirerek, modern tanımda üniversite bu değildir, son yıllarda bu yapıkırılmaya başladı. YBÜ, değerleriyle barışık, gerektiğinde toplumu eğiten, onayol gösteren, gerektiğinde yanında ona destek olan ama onu dönüştürmeyeçalışmayan bir yapıdadır, dedi.
Sayın DOĞAN, üniversitelerin gelişmesiyle ilgilistratejilerden şu sözlerle bahsetti: ?Öncelikle büyük illerde üniversiteleraçıldı. Daha sonra yükseköğrenimin yurt çapında yayılması amaçlandı, süreçiçinde bu başarıya ulaştı, şu anda üniversite olmayan ilimiz kalmadı. Yeniüniversiteler, araştırma amaçlı , uluslararası özelliği olan, sadece bulunduğuildeki değil Türkiye?deki hatta dünyadaki, genç beyinleri eğitmeyi hedefleyenüniversiteler olmalıdır. Uluslararası boyutta üniversiteden kastedilen, uluslararası normlara uygun,araştırma özelliği olan, yurtdışına öğretim görevlilerinigönderen, yurtdışından öğretim görevlisi getiren, entegrasyonu hedefleyenüniversitedir. Lisans eğitiminin yanında lisansüstü eğitime de önem vermekgerekir. Üniversiteler bulunduğu yerin; dinamiğine sahip olmalıdır,avantajlarını, dezavantajlarını iyi bilmelidir ve belli alanlardauzmanlaşmalıdır.?
Katılımcıların sorularına cevaben, Türkiye?de eğitim sisteminde esaslı veciddi manada bir değişimin gerektiğine, eğitimde siyasi mülahazaların etkin roloynamasından ötürü yaşanan olumsuzluklara, lisans mezunlarının iş kaygısı algısının değişmesigerektiğine, arz-talep bağlantısına dikkat etmeden yüksekokulların açılmasınınyaşattığı zorluklara, temel bilimlere eğitimde önem verilmesi gerektiğinedeğinen Doğan, öğretim üyelerinin kendilerini memur statüsünden çıkarmak zorundakalacağı, üretenin çalışıp üretmeyenin çalışamayacağı bir sistemin getirilmesigerektiğini belirtti.
Rektörlerin göreve gelme yöntemiyle ilgili, üniversitelerin en büyükproblemi rektörlerin seçimle iş başına gelmeleridir, bu nedenle bir sonrakidönemde seçilme kaygısıyla denetim, araştırma ve geliştirme faaliyetleri olmasıgerektiği gibi yürümediğini, seçim mefhumunun üniversitelerden atılmasıgerektiğini söyledi.
Sonrasında ise, YÖK?ün kurumsal yapısıyla ilgili şunları söyledi: ?YÖKTürkiye? de birçok kurumdan daha kötü bir işleyişe sahiptir. Kurumsal yapısıçok kötü, şahıs bazında yürüyen bir organizasyonel yapısı var. Kalite değerlendirebilecek kriteri yok,siyasi, sosyal, ekonomik rant kavgasıyaşanıyor.?
Prof.Dr. Metin DOĞAN, ?Bilimsel eğitimi gerçekleştirmek içinderine inmek gerekir. Bu sistem eğitimi yüzeyselleştiriyor. Eğitimde ciddimanada değişime, dönüşüme ihtiyaç var.? Dedikten sonra, başta EnsarVakfı Ankara Şube Başkanı Av. Ercan POYRAZ olmak üzere tüm Ensar Gönüldaşlarınateşekkür etti.
EnsarBuluşmaları Ku?ran-ı Kerim tilavetiyle son buldu. Konferans ardından yapılankahve ikramı sonrasında Ensar Vakfı Ankara Şubesi Başkanı Av. Ercan POYRAZ vevakıf yöneticileri ile beraber sohbet eden Sayın DOĞAN, Ensar Vakfı?nın yaptığıçalışmalardan övgüyle bahsetti ve tebriklerini iletti.